52 I Gerçeğin İki Yüzü

1.6K 91 97
                                    

Atlas

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Atlas

Annemin mezarına yasladığım başımı çektim ve ellerimi mezarının üstündeki karlara bastırdım. Vuslat arkamda sessizce beni bekliyordu.

Hüznün bin tane eli vardı ve her seferinde hiç tahmin etmediğimiz bir eli yakamıza yapışıyordu. Beraberken üstesinden gelemeyeceğimiz şey yok, demiştim Sansar'ı kaçıp saklandığı o delikten tekrar aramıza getirirken. Beraberken üstesinden gelemeyeceğimiz şey yok sanıyordum sahiden. Oysa ihanet hiç beklemediği bir yerden yakalıyordu insanı.

Tıfıl'ın boyundan büyük laflar edişi ve ihanet hakkında söyledikleri geldi aklıma. Asla ve asla birbirimizden başka kimseye güvenmemeliydik, bunu bir kez daha anlamıştım.

"Ağlıyor musun sen?" Vuslat'ın sesiyle irkilene kadar yanaklarımdaki ıslaklığı fark etmemiştim. Yüzümü koluma silip ayağa kalktım. Gözlerimin kıpkırmızı olduğunun farkındaydım.

Bana baktığında ruhumun derinliklerinde fırtınalar kopartan gözleri ona bakmam için inatla bana bakıyordu. Burnumu çekerek olduğum yerde ayağımın altındaki karları tekmeledim. Yere bakıyordum.

"Hala inanamıyorum," diye zırvaladım küçük bir çocukmuşum gibi. Vuslatların evden çıktığımızdan beri dudaklarımdan sadece bu aptal kelimeler dökülüyordu.

Vuslat bakışlarını benden ayırmadan bana doğru yaklaştı. Ama o da ne yapacağını ne diyeceğini bilmiyor gibi gözüküyordu. Evden o hışımla çıkışım herkesin aklına amcamdan hesap soracağımı getirmiş olmalıydı ama ben motosikleti doğrudan mezarlığa sürmüştüm.

Çünkü içimde bir yerlerde hala amcama ne olursa olsun güvenebileceğimi söyleyen dramatik bir taraf vardı. Sadece desteklenmeyi bekliyordum. Sözü benim için değerli olan birinin çıkıp bana bu sihirli sözcükleri söylemesi gerekiyordu.

Vuslat ya soğuktan ya da içinde bulunduğumuz durumun oluşturduğu gerginlikten titreyen ellerini yüzüme uzattı. Bir anda sanki dikkatim dağılmış da içinde bulunduğumuz durumdan uzaklaşmışım gibi bakışlarımı yerden kaldırıp ona baktım. Burnu soğuktan pembeleşmişti. Atkuyruğu yaptığı saçı her iki yanından omuzlarını sarmış gibi duruyordu ve gözleri... İşte her seferinde ruhuma dokunan grimsi gözleri bana bakıyordu. Ve ben yine onu hissediyordum.

Parmakları soğuktan gerilmiş tenime değdi. Sakallarımdan biraz yukarı çıktı ve elmacık kemiklerimin olduğu yere elini yerleştirdi. Gözlerimi yumdum. Şu an bu berbat durumdan çıkmak istiyordum. Her şeyden uzaklaşmak, amcamın beni kandırmadığına inanmak istiyordum.

Gözlerinin yüzümde gezindiğini hissetmek tüm gerginliğimi çekti sanki üzerimden. "Olanların ne kadar gerçek olduğunu bilmiyoruz," dedi fısıldar gibi. Dudaklarının kıpırtısını duyar gibi hissetmiştim. Kelimeler tenlerimiz arasındaki soğuğu kırdı bir anlığına. Bedenime sıcaklık yayıldı, eğer gözlerimi açarsam onu öperdim.

Düşünce MahkumlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin