KIRK DOKUZUNCU BÖLÜM: "IŞIL"

6.6K 588 91
                                    

Bölüm şarkısı;

SPYAIR - Imagination [Haikyuu! Açılış Şarkısı]


Haftayı yarıladığımızda yorgun ama mutluydum. Ulaş'ı bulduğum her aralıkta ders çalıştırıyordum. Teneffüslerde, öğle aralarında, sabahları okula giderken otobüste... Okul hala onun dönmesine alışamamış olsa bile, öğretmenler ondan memnundu çünkü hepsini şaşırtıyordu. Derslerde kendisine sorulan sorulara doğru cevap vermesiyle, verilen ödevleri yapmasıyla ve neredeyse üç gündür hiç olay çıkartmamış olmasıyla. Bediz'in erkek arkadaşlarıyla çok sık vakit geçiriyor, sürekli basketbol oynuyorlardı. Yine bir öğle arasında okulun bahçesinde basketbol oynayarak geçiriyorlardı vakitlerini. Bizde yemeklerimizi yerken onları izliyorduk. Ulaş'ı sürekli oyun kurucu yapmalarının yanında, Bediz'in garip arkadaşları onu çok fazla benimsemişti. Ne zaman oyun oynayacak olsalar onu çağırıyorlar ve bizim 'kız muhabbetimiz'den uzaklaşması gerektiğini söylüyorlardı. Sinirimi dokunsa bile, hatta arada Kayınço'ya laf sokmuş olsam bile pek fazla sorun çıkarmıyordum çünkü Ulaş'ın Akya dışında pek fazla erkek arkadaşı yoktu. Onların arasında gelişen bu bağı seviyordum.

"Pas ver!" diye bağırdı Jigglypuff. Bediz'in arkadaşlarının gerçek isimlerini asla bilmiyordum çünkü birbirlerine sürekli takma adlarıyla sesleniyorlardı. Oğlanların da Bediz'e ismiyle seslendiğini hiç duymamıştım. Ona sürekli 'Çılgın Bediş, hey Bediş' diyip duruyorlardı.

Bediz'in söylediğine göre, Jigglypuff'a öyle seslenmelerinin sebebi berbat bir sesinin olması ama buna rağmen sesinin güzel olduğunu iddia edip konservatuara gitmeyi istemesiydi. Hepsi sürekli onunla dalga geçiyordu ama buna rağmen Jigglypuff'ın bir kere laf söylediğini görmemiştim. Kayınço ile beraber grubun ağabey rolünü üstlenmiş olmalıydılar çünkü Yoyo ile Bücür fazlasıyla çocuk gibi davranıyordu. Beşinin arasında en normal olan kişi sanırım Kayıp Balık Neco'ydu. Bediz onun balık hafızalı ve çakma bir kıro olduğunu öne sürse bile Neco aslında aralarındaki en sakin kişiydi. Sürekli jöleli olan saçları ve omuzlarını sağa sola oynatarak yürüyüşü biraz kıro izlenimi verse de, Bediz'in bir şeyleri anlatırken abartmayı ne kadar çok sevdiğini bildiğim için hiçbir şekilde inanmıyordum.

Yoyo elindeki topu Jigglypuff'a salladı ve karşı takımın bloğuna yakalandı. Jigglypuff topu ileriye doğru sürdü ve "Ulaş!" diye bağırdıktan sonra topu sertçe ona doğru fırlattı. Ulaş topu karşıya kaptırmamak için zıpladığında çevredeki birkaç kişiden hayran fısıldaşmaları duydum. Topu parmaklarıyla indirdi ve yere iner inmez kendi etrafında döndü, topu rakibinin otobüs geçebilecek açıklığındaki bacak arasından fırlatıp kaçırdığında ıslıklar Ulaş için çalıyordu.

"At o basketi artık!" Bediz gaza gelmiş bir şekilde tostunu havada sopa gibi sallarken Ulaş'a bağırdığında Güneş onu sakinleştirmek için koluna girdi ama faydasız gibiydi. Çünkü Bediz'in tüm maç boyunca yaptığı tek şey bağırmak olmuştu. 'O nasıl pas öyle Bücür, boyun kısa anladık da hiç mi kol kasın yok? Çalım yap Kayınço, bir beyinsiz bile becerir bunu! Git kenarda ağla bu spor aptallara göre değil Yoyo! Spor yeteneklerinde sesin kadar berbat Jigglypuff! Kayıp olan lakabın mı beynin mi neden rakibe pas veriyorsun Neco?!' şeklinde sürekli kendi arkadaşlarını aşağılamıştı. Hatta bir ara üzerlerine fırlatmak için domates bile aramıştı. Makber onu durdurmak için Ulaş'ı kullanarak gaza getirmek zorunda kalmıştı. "O basketi atamazsan sana bir daha beşlik çakmam!"

Bediz artık kendince tehdit etmeye başladığında Ulaş ileri atıldı ve zıplayarak topu potaya doğru bıraktı. Karşı takımdan iki çocukta onunla birlikte havalandı ama topu bloklayamadı ve top filenin içinden geçip yere doğru düştü. Kalabalıktan büyük bir alkış kopunca Bediz gaza gelip tostunu yere fırlattı ve hala kendisini durdurmak için koluna sarılmış olan Güneş'i kucaklayıp havada sallamaya başladı. Bir yandan da bağırıyordu, sesi Güneş'i endişe çığlıklarını bastırıyordu. "İşte bu be! Adamın hası, Ulaş Eroltu!"

BULUTLAR DA AĞLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin