54. Bölüm "MEYİL"

24.5K 1.3K 493
                                    



Çenemin altına yasladığım bileğimin acımaya başladığını fark edince kafamı kaldırdım ve ellerimi masanın üstünde birleşirdim. Bir cevap alamayacağını, hatta söylediklerini idrak dahi edemediğimi fark edince biraz süzülür gibi olup hemen toparladı ve "Solgun görünüyorsun, bir sorun mu var?" diye sordu.

Evet, büyük bir sorun vardı. "Hayır," diye geveledim kuru bir sesle ve sırtımı sandalyeye bıraktım.

Bu sırada iki eli de dolu olan garson başımda belirmiş ve tabaklardan birini benim, diğerini babamın önüne yerleştirmişti. Geri çekildiğinde "Başka bir isteğiniz var mı efendim?" diye sordu ellerini önünde bağlayarak ve babamın bir el hareketiyle gitmesi gerektiğini anlayıp yanımızdan uzaklaştı.  

Babam dirseklerini masaya yaslayarak bana olabilecek en yakın mesafeye geldi ve dikkatli bakışlarıyla, "Bize gelmeyi hiç düşünmüyor musun? Erkek arkadaşının evinden ne zaman ayrıldın?" diye sordu.

Yüzüne kısa bir süre kayıtsız bir ifadeyle neden sorguladığını sorgular gibi baktım ve elime çatalımı alırken ona bakmayarak, "Düşünmüyorum," dedim eskisinden daha tereddütlü bir sesle. Aras'ın evinde kalmaktan çok sıkılmıştım ve sanki artık dayanamıyordum ancak bu babamın yanına gitmekle de çözülmeyecekti. "Bir hafta oldu ayrılalı nerdeyse."

Biraz daha yanaştı ve daha ilgili bir sesle "Bir sorun mu oldu?" diye sordu.

Gözlerimi gözlerine diktim ve sert bir ifadeyle baktığımı bilsem de değiştirmeyip "Hayır," diye cevapladım. Sorunlu bir ilişkim olduğunu düşünsünler istemiyordum. "Aras biraz şey bir çocuk... Sahiplenici? Bırakmıyor."

Dudaklarını birbirine bastırırken "Hım..." diye mırıldandı. İnanmış gözüküyordu. "Yine de bize gelebilirsin, biliyorsun, değil mi? Berrin hiç çekinilecek bir kadın değildir," dedi sanki sadece ondan çekiniyormuşum gibi. "O da seni yakından tanımaya hevesli."

Bakışlarımı tekrar tabağıma indirirken kaşlarım kendiliğinden çatıldı ve "Hayır baba," diye itiraz ettim. "Hem sizin hem benim düzenimi bozmak istemiyorum. İnan Araslarda da, erkek arkadaşımın yanında da kendi evimde gibiyim. Yabancılık çekmiyorum. Ama sizin evde... ne kadar çabalasak da böyle olmaz. Hem fena mı? Birbirimizi özlüyoruz, arada görüşürüz yine böyle?"

Arkasına yaslanırken kafasını başka tarafa çevirip seslice nefesini dışarı verdi ve ardından susmayı tercih etti. Israr etmek istemiyordu ama içi içini kemiriyordu. Hele abim gibi bir etken ortadan kalkmışken beni çıldırmış gibi yanına almak istiyordu. Ancak gerçekten hem ben kendimi sığıntı gibi hissedecektim hem de oraya gittikten sonra tamamen yerleşmemi sağlayacak olduğunu bildiğimden bir daha başka yere kımıldamaya fırsatım olmayacaktı. Ola ki Hakan çağırırsa diye değerlendirmiyordum bile teklifini. Gerçi aradan günler geçmişti, umudumu kesmeye başlasa mıydım? İçimi yakan bir konuya değinince dikkatimi dağıtmaya ve babamın yanında düşünmemeye çalıştım.

İkimiz de yemeklerimizi ufak ufak yemeye başladığımızda düşünceliydik. Babamın bakışları kaygılıydı ve gerek iç dünyamda, gerekse dış dünyamda olanlardan bihaber olduğunun idrakındaydı. Canının sıkıldığını biliyordum ancak şu an istese de, anlatsam da anlayamayacağı bir vaziyetteydim. Olayları yaşayan ben olduğum halde çoğu zaman inanamıyor, sindiremiyordum; o nasıl tam anlamıyla anlayacak ve yardımcı olacaktı? Veya hangi birine? Zordu... Bana yardımcı olabilecek, anlayabilecek ve köküme kadar etki edebilecek biri vardı ki o da Hakan'dı. Hiç konuşmasa, hareket etmese dahi etkisi üzerimde büyüktü ki bu etki bana neler yaptırır, ben dahi düşünmeye korkuyordum.

TAKINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin