♦️BÖLÜM 31♦️

81.7K 3.2K 388
                                    


İyi okumalar.❤

Konuşmasını bitirdiği telefonunu ceketinin iç cebine yerleştirip ayağa kalktı Baran. Derin bir nefes alıp odasının kapısını ve açtı uzun hole girdi. Çıkış kapısının açık olduğunu farkedip oraya yönelirken gözleri karısını arıyordu.

Evden çıktığında karısını arayan gözleri, onu ilerideki gölün yanındaki bankta kendisine sırtı dönük bir şekilde otururken gördü. Cesaretsizdi artık. Eskiden hiç düşünmeden anında yanında bittiği kadının şimdi bu kadar gerisindeyken bile çaresiz kalıyor,yanına gidebilmek için bir süre kendini toparlaması gerekiyordu.Derin bir nefes alıp nihayet yürümeye başladı.

Roza,yaz sıcaklığından kurumak üzere olan gölde direnen az miktarda suyun akışına dalmış halinden duyduğu adım sesleri ile sıyrıldığında gelenin kim olduğunu bildiğinden arkasını dönme gereği duymadı fakat adamın gelip bankın boş kısmına usulca oturup gözlerini göle sabitlemesi ile Roza kendine hakim olamayarak bakışlarını adamın yan profiline kaydırdı.

Anlam veremiyordu adamın bu sakinliğine. Öfkeli haline alıştığı bu adamın durgunluğuna bir türlü anlam veremezken korkmadan da yapamıyordu. Zira geldiği andan itibaren bir kez olsun kaşlarını çatıp öfkeyle bakmamış,bağırıp canını sıkacak sözler söylememişti.

Oysa Roza, İstanbul'a gidip Berfin'in mezarına gitmesi ile daha da kötüleşeceğini düşünmüştü kocasının. Daha çok canını yakacağını,öfke dolu hallerinin daha da beter olacağını düşünmüştü. Fakat şimdi değil öfke dolu bakışlarını sunmak,bu adam göz teması bile kurmaktan kaçınır olmuştu.

Bunları bu kadar düşünmesine neden olan şey ise daha birkaç saat öncesine kadar gözlerinin içine bakarak kurduğu 'Nefret diyorum' ile biten cümlesinin ardından kendisine bir zarar vereceğine adı kadar eminken duyduklarının ardından gözlerinin içine son kez bakıp yanından usulca kalkması olmuştu.

"Miran'la konuştum. Birazdan burada olurlar."

Duyduğu sözler ile düşüncelerinden kurtulup kendini toparladı. İçindeki özlem ile harmanlanmış heyecan duygusu tekrar bütün bedenini ele geçirirken bunun verdiği huzura erişebilmek için bir şeyden emin olması gerekiyordu. Birkaç dakika aklındaki düşüncelerini tarttıktan sonra konuştu.

"Onunla ilk ben konuşurum değil mi? Yani ben ona olanları anlatıp uyarabilirim. Senin onunla konuşmana gerek kalmaz."

Baran bu sözlerin altında yatan asıl anlamın 'Kardeşimle konuşmanı,canını sıkacak tehditler yağdırmanı istemiyorum. Yeterki sen ona buluşma ben uyarırım.' Olduğunu biliyordu.

Başını Roza'ya çevireceği an duyulan araba sesi ile Roza'nın heyecanla ayaklanması ile o da ayağa kalktı. Bakışları karısında değil çiftliğin önünde duran arabadaydı.

"Geldiler."

Nefes alışverişleri hızlanan karısının gözlerinin dolduğunu farketti. Çiftliğin ön tarafına doğru biraz yürüdüklerinde nihayet çiftliğe girmiş olan Miran ve Bahar'ı gördüklerinde duraksayan karısı ile o da durdu. Kolunda hissettiği baskı ile bakışları oraya kaydığında karısının koluna tutunmuş olduğunu gördü.

Birkaç saniye eline takılı kalan bakışları tekrar yüzüne kaydığında yaptığı bu hareketi farkında olmadan, heyecan ile yaptığını ve göz yaşı döktüğünü fark etti.

Farkında değildi Roza. Ne heyecan hissinin verdiği o etkiyle kolunu tuttuğu adamın ne de özlem hissiyle kavrulmuş olan gözlerinden akan yaşlarının. O an zaman durmuştu. İki kardeşin bir birlerini gördükleri an ikisi içinde zaman durmuş dünya dönmeyi,onlar ise nefes almayı bırakmıştı.

GÜN DOĞUMUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin