BİRİNCİ BÖLÜM: "BAYAN MOO VE CİNAYET"

344 35 451
                                    

Bu kitap bambaşka bir evrene aittir. 

Ruhumu okuyan güzel insan, hoş geldin. Varlığının umudu ve varlığımız için teşekkür ederim.

Bu bir;

Fantastik\Polisiye ve bolca Gizem\Gerilim kitabıdır.

İyi okumalar!

****

Gökyüzünün kasvetli bulutları Bayan Moo'nun göz bebeklerine çarpıyor, ıssız rüzgâr sert bakışlarının altında adeta eriyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gökyüzünün kasvetli bulutları Bayan Moo'nun göz bebeklerine çarpıyor, ıssız rüzgâr sert bakışlarının altında adeta eriyordu. Etrafındaki turuncu ağaçların mora çalınmış ve olgunlaşmış meyveleri dikkatini çekti. Rüzgârla ağaçların yaptığı o çetrefilli savaşın sonucunda yere düşen birkaç bitkiye dertli bakışlarla bakındı, Moo.

"Oysa ne güzel parıldıyordun," dedi. Sesine yansıyan bitkinlik bakışlarındaki durgun ifadeyle çarpışmıştı. Tatlı gözlerini gökyüzüne yeniden çevirdi. Bulutlar ani bir dengesizlikle birbirine sarılmış ve hepsi ayrı bir tarafa çekilmişlerdi. Gri yıldız kümesi ortaya çıkarak gezegeni ısıtmış, etrafı parlatmaya başlamıştı. Onların gezegeni Dünya gibi büyük bir yıldız olan Güneş ile değil, birkaç küçük yıldız kümesiyle aydınlanıp ısınıyordu. Omuzlarını silkti. Düşüncelerinden kovamadığı o fikirleri kafasından kovsa kulaklarından, kulaklarından kovsa gözlerinden zihnini ele geçiriyordu.

"Acaba bugün Dünya'yı görebilecek miyim?" Diye düşündü. Kendilerine çok yakın olan o gezegenin sıvı dolu maviliklerine baktı. "Oysa ne çok yakın, ne de çok sıcak... Muamma bir okyanus fırtınası gibi."

Bayan Moo, atmosferinin Dünya Gezegeninden kat be kat daha ince olduğu gezegeninden uzayın derinliklerine bakıyor, arkadaşları gibi Dünya gezegenine imrenerek seyre dalıyordu. "Bayan Moo," seslenerek yanına gelen Bay Boo'ydu. "Neden dışarıdasın?" Bayan Moo'nun bu saatlerde, rüzgârın derinden gelen hırıltılarının, tıpkı vahşi bir kurt gibi inlediği sıralarda, dışarıda ne işi olabilirdi ki?

"Sadece izliyordum, çok sesli bir kaya değil mi?" Avucuna sürtünen parmaklarından birini bulutlara doğru kaldırdı. Onlara çok uzak gelen ve kütlesi suyla kaplı kaya parçasını gösterdi. "Orası güzel olmalı." Bay Boo, Bayan Moo'nun omuzlarının arkasından bakındı. "Fazla gürültülü. Bu beni korkutuyor Bayan Moo." Dedi.

Haklıydı. Dünya gezegeninden yükselip uzaya dağılan çoklu ses dalgaları gezegenler arasına kadar yayılabiliyordu. Gürültü çoktu ancak bu Bayan Moo'nun umurunda değildi. Merakını ateşleyen, ateşini harlayan o kaya parçasını ziyaret etmek istiyordu.

"Bugün kaçıncı doğuş olacak?" Sorduğu soru, gezegenlerini aydınlatan yıldız kümelerinin birbirleri ile buluşacağı saati merak ediyordu. Bay Boo, kemikli yüzünü havaya dikti. "Sanırım dört saniye..." Cümlesi biterken bulutların üstünde birbirleri ile birleşen yıldızları seyrettiler. Gezegenin biri doğu ve biri batıda olmak üzere iki aydınlatıcısı günün belli bir saatinde birleşir, gecenin kuru karanlığına yakın bir vakit yeniden yerlerine geri çekilirlerdi.

BAYAN MOO: KATİLİN PEŞİNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin