(8) Sen Uyuma.

290K 13.8K 13.9K
                                    

Nefesim göğsümde ciğerlerime baskı yaparken soluğumu tuttuğumun farkında bile değildim. Arkamda biri varken nefes almak o kadar kolay bir şey değildi. Korku? Hem de en az o gece olduğu kadar yoğun bir korkuyu küçük bedenimde taşıyordum. Avuç içlerim terliyor, soluk alışım hızlanıyor ama ben hareketsiz bir şekilde yerimde bekliyordum. Üzerimdeki pijamalarla bir asansörün içinde cesedimin bulunacak olması beni korkutuyordu. Tam o anda bir şeyi fark ettim; asansördeki kameralar! Eğer oysa ve beni öldürürse yüzü kameralarda görünürdü ancak beni öldürdükten sonra kimliğinin ortaya çıkması işime gelmezdi. Giderayak o Yarasalara iyilik yapma düşüncesi bile midemi bulandırıyordu. Ben öleceksem bir zahmet onlar da yaşamasın, ölümümle kimsenin hayatını kurtarmaya niyetim yok!

Tabii, bir de şöyle bir durum vardı, yüzünü gizleyecek bir şeyler kullanıyor olabilirdi ama bu da yukarıdakilerin dikkatini şimdiye dek çekerdi, değil mi? Sonuçta koskoca tesisi birileri 7/24 kameralarla izliyor olmalı, şüpheli biri girmiş olsa yakalanmış olurdu. Asansör ikinci kata indiğinde artık gerginliğim tavan yapmıştı. Ayrıca o kadar Yarasa varken neden ben? Naz müsait mi değildi? Ecrin bugün şanslı gününde miydi? Yiğit hangi cehennemdeydi? Hakan’ı uyuşturucu kullanırken rahatsız etmek mi istememişti? Efe fazla korkak diye onu en sona mı sakladı? Kuzey niye ilk ölen olmuyor? Allah aşkına, niye ben?

“Ay yeter!” Daha fazla dayanamadığım için bağırarak arkamı döndüm. “Öldüreceksen öldür, burada beklemekten sinirim bozuldu!” Kendimi kaptırmış bağırırken karşımda Ecrin’i görünce devamını getiremedim. Şaka mı bu?

Bana onca stresi yaşatan dengesize şaşkınlık içinde bakmaktan kendimi alamıyordum. “Kızım, mal mısın sen? Enseme niye üflüyorsun, Allah’ın geri zekâlısı!” Hayalet gibi sinsice dibime sokulmuştu, aptal! Burada ecel terleri dökmeme mi yoksa bu korkumun sebebinin Ecrin çıkmasına mı kızmalıydım, bilemedim. Enseye üflemek nedir, Allah aşkına?

Kafası karışmış bir şekilde bana bakıyordu. Ondan hesap sormam sebebiyle kaşlarını çatıp ellerini yumruk yaptı. “Sözlerine dikkat et, ahmak! Olduğum yerde duruyordum, aklın bir karış havada gezeceğine nerede durduğuna bak!” Bu kıza saldırmam an meselesiydi. Gerçi bana karşı hiç değişmeyen, sinir bozucu tavrını düşünürsek bunu yapmak için can atan bir ben değildim.

“Bak!” Ona doğru bir adım attım. “Burada beni engelleyecek kimse yok, şansını zorlama!” Aynı şekilde o da üzerime yürüdü. “Yeter be, ne yapacakmışsın, görelim!” Birbirimizin üzerine yürümüştük ki asansörün kapısı açıldı. “Derhal durun!” Hakan içeri dalarak aramıza girdi. “Çekil!” Ecrin ile aynı anda bağırdığımızda kollarını uzatarak birbirimize yaklaşmamızı engelledi. Bu çocuğun en büyük uğraşı ceza almamak için çıkacak olan kavgaları önlemek olmalı.

Ortamıza girmiş, bizi birbirimizden uzak tutmak için ellerini her iki yanına uzatmışken bize bakarak sırıttı. “Kız kavgası izlemek hoşuma gitse de ben buradayken olmaz. Şimdi beni de görgü tanığı yerine koyarlar, hiç uğraşamam cezayla.” Bir de bana bencil derler! Kaşlarımı çatarak ayağımı dizine geçirdim. “Doğru tabii, ne de olsa uyuşturucuyu falan yasaklarlar, sonra ne yaparız biz?” Asansörden çıktığımda arkamdan ettiği küfürleri hiç üstüme alınmadım.

Asansörden çıkar çıkmaz karşımda Yarasaları bulunca yüzümü ekşittim. “Ne? O kibirliye henüz dokunmadım bile,” dediğimde Yiğit başını olumsuz anlamda salladı. “Hakan’ın haklı çıkmasından nefret ediyorum,” diye homurdanınca Hakan bana ters ters bakarak asansörden çıktı. “Ben dedim size, Ecrin kaybettiği kartını ararken kesin bu atarlı sakar ile karşılaşır diye.” Bu çocuk açıklama adı altında aklınca bana laf mı soktu şimdi?

“Sen az önce bana…” demiştim ki Kuzey hızla sözümü kesti. “He Yankı, he! O dediğinden. Kızım, bir sus artık!” Bu azarlamadan sonra kaşlarımı çatmıştım ki Kuzey, “Çığlık atarsan gebertirim!” dediğinde güldüm. Bu çocuğun yüksek seslerden cidden rahatsız olduğunu bir kez daha fark ettim.

YARALASAR(Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin