(20) Kapana Kısılmak.

226K 11.4K 9.3K
                                    

Anlayamıyordum, yüzlerce kişinin içine nasıl böyle kolaylıkla girip içimizden birini öldürebilirdi? Dışarıdan biri olduğunu sanmıyordum. Bu her kimse, içeri girip birini öldürecek kadar iyi biliyordu bu tesisi. Dün akşamüzeri ölen Yarasa yüzünden kimse uyuyamamıştı. Ajanlar ve eğitmenler sabaha kadar toplantı yapıp durmuştu. Bizi odamıza göndermişlerdi ancak korkudan hiçbirimizin gözüne uyku girmediğine emindim. Bugün tüm eğitmenler güvenlik kamerasından sorumlu olanları sorguya çektikleri için bize ders vermeyeceklerdi. Nöbetçilerin sayısı artırılmıştı ve Alaz, burnundan soluyarak herkese emirler yağdırıyordu. Ölen kişi Efe değildi, bu beni mutlu etse de Çakallardan İbrahim'in ölmesine de üzülmüştüm. Evet, o takımdakileri sevmiyordum ama hiçbirinin gerçek anlamda ölmesini isteyecek kadar da kalpsiz değildim.

Dün gece ölen Efe veya benim takımımdan herhangi biri de olabilirdi. O yüzden korkaklığı bırakıp bir savunma hazırlamalıydım. Sabaha kadar düşündükten sonra kendi ekibime bildiğim her şeyi anlatmaya karar vermiştim. Hiçbirimizin yemek yiyecek iştahı olmadığı için hepsini bahçeye çıkarmıştım. Şimdi hepimiz engelli koşu sahasındaki büyük kulenin üzerine tırmanarak oturmuştuk. Kimsenin bizi duyamayacağı tek yer burasıydı. Hepimiz bağdaş kurarak daire şeklinde oturduk. Böylece herkes bir diğerini kolayca görebilirdi. Hepsini buraya çağıran ben olduğum için kimse tek kelime etmeden konuşmamı bekliyordu fakat gözleriyle bana verdikleri konuş artık mesajı çok açıktı.

"Sonumuzun İbrahim gibi olmasını istemiyorsak ortak bir strateji geliştirmeliyiz." En sonunda konuya bir yerden girebilmiştim.

"Bu nasıl olacak?" Ecrin kızaran gözlerini saklamaya çalışsa da sabaha kadar ağladığı çok belliydi. "İbrahim'i asansörün içinde öldürmüş ama ne hikmetse o asansördeki kamera o esnada arızalanmış." İç çekerek başımı salladım. Alaz bu yüzden sabaha kadar uyumamış ve güvenlik kamerasından sorumlu olanların hepsini sorguya çekmişti.

"Öcünün, ajanlardan biri olduğundan şüpheleniyorum." Hepsine sırasıyla baktım. "Belki de eğitmenlerimiz." Bu düşünce onları tedirgin etmişti, bunu görebiliyordum ama bu ihtimali göz ardı edemezdik

"Böyle düşünmene sebep olan ne?" Kuzey'in meraklı bakışlarına karşılık omuz silktim. "Hakan ile saldırıya uğradığımız gece belime bir bıçak dayayıp beni tehdit etti. Sesini gırtlağından çıkardığı için kim olduğunu anlamam imkânsızdı ama tıpkı Buzdağı gibi kokuyordu." Hepsi düşünceli bir ifadeyle söylediklerimi kafasında tartarken Alaz'ı şüphelilerimin arasında çıkaramıyordum.

Ancak belki de yanılıyordum, belki de eğitmenim haklıydı. Onun istediği Alaz'dan şüphelenip ondan uzak durmamdı. Alaz beni zehirlediği için ona kızgın olsam da şu anda duygularımı bir kenara bırakıp mantığımla hareket etmem gerekiyordu.

"Sence neden eğitmeninden şüphelenmeni istiyor?" Bağımlı'nın sorduğu sorunun cevabını ben de kısa zaman önce öğrenmiştim. "Eğitmenim onun sonunu getirecek kadar akıllı ve soğukkanlı. Öcü, kendimi geliştirmemi istemediği için beni eğitmenimden uzak tutuyor, böylece zayıf biri olursam beni kolayca sindirebilir." Maalesef ki Alaz haklıydı, bana hükmetmek istiyorsa onun için zayıf olmam gerekiyordu.

"Dahası var." Devam ettim her birine bakarak. "Benden Alaz'ı öldürüp kartını ona götürmemi istedi. Hatta yapmazsam Efe'nin öleceğini söyleyen bir not bırakmış." Efe korkuyla yutkunurken, hepsi afallayarak bana bakıyordu.

"Kartı ona veremezsin, Kedicik. Tesisin yönetimini ele geçirirse bize daha kolay ulaşır. Buket, bana bu tesiste sadece iki kişinin tam yetkiye sahip olduğunu ve onlardan birinin Altuğ olduğunu söylemişti." Kuzey ile aynı fikirde olduğum için başımı sallamıştım ki fark ettiğim şey ile gözlerimi kocaman açtım.

YARALASAR(Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin