Ö.L.12

101K 4.3K 1.4K
                                    

Bu bölümü yaptığı yorumlarından dolayı destek veren @hayattt 'a ithaf ediyorum umarım beğenirsin :D

Multimedia Elisa ve Çağkan.

İyi okumalar :))

Çağkan gerçekten bunu bana yapabilir miydi, bana zarar verebilir miydi? En can alıcı nokta ise Günce ve Meyra'yı öldürebilir miydi? Onlar Çağkan'a ne yapmıştı da sonucu kendi ölümleri olmuşu?

Cevabını düşündüğüm yüzlerce sorunun birkaçıydı bunlar. Diğerlerine son gelişmeyi anlatacağımı bilmiyordum ama Çağkan ile kesinlikle konuşmalıydım.

Odadan çıkar çıkmaz içeri Alin girmişti bense Özge'nin yanında yerimi almıştım. Elimdeki delil poşetine bakıyordu.

"Telefonumu barda unutmuşuz, memurlar almış Umut'ta bana verdi" diyerek şeffaf poşeti açtım. Telefonumu elime alıp incelemeye başlamıştım. Herhangi bir değişiklik yoktu. Keşke kırılsaydı diye geçirdim içimden. Ben kırsaydım kesinlikle daha kötüsü olabilirdi. Bir dahaki sefere hastane odası yerine en alt kattaki bölümde olurdum muhtemelen. Morgta.

Tuş kilidini açarak Çağkan ile en son çekildiğimiz, ekran koruyucusu olan fotoğrafa baktım. Bir kaç hafta öncesine kadar ne güzel gidiyordu her şey. Düşünebildiğim sadece sınavlardı.Ders çalışmayı hiçbir zaman sevmezdim fakat şimdiki durumumdan daha iyi gözüktüğü söylenebilirdi.

Dikkatimi gelen kutusundaki yeni mesaj olduğuna dair beliren işaretti.

"Uyarımı almışsındır" mesajı algılamaya çalışırken tekrar gelen mesaj sesiyle irkildim. Aynı bilinmeyen numaradan yeni mesaj gelmişti.

"Kendini fazla özletme. Dört gözle yolunu bekliyorum"  Umut'un konuşmasından sonra mesajların Çağkan'dan geldiğini düşünmeye başlamıştım. Şuan yanımda değildi. Ya onun yanındayken gelen mesajlara ne demeli. Benimle beraberken telefonu cebinden hiç çıkartmıyordu. Programlı bir şey mi acaba diye düşünmeden edememiştim. Önceden zaman ayarlı bir şey olabilirdi belki.

"Bay katilden mi?" diye sordu Özge. Bakışlarımdan anladığı aşikardı.

"Evet"

"Nasıl olurda sinyal alamıyorlar. Hani teknoloji gelişmişti hemen bulurlardı. Hepsi palavra" diye yankılanıyordu Özge.

"Sinyal yok edici tuhaf aletler var sen daha iyi biliyorsun" yatıştırmaya çalışsam da sinirler gerilmişti bir kere.

"Onlar bulamıyorlar. Her şey ortada. Birinden yardım almadan biz bulacağız ve kimseye de söylemeyeceğiz"

"İyide nasıl olacak o dediğin? Bilişim polisleri bile telefondan iz süremiyorlar, kameralarında olay saatinde hiçbir şey yakalamadığını söylüyorlar. Günce'nin de Meyra'nın da lavaboya yada çamaşırhaneye inen görüntüleri olduğunu katilin hiçbir yerde gözükmediğinden bahsediyorlar! Sanki gökten zembille iniyor pezevenk!!" bütün bunları tek nefeste söylemiştim.

Cümlenin sonunda sesim yüksek çıktığından mıdır yoksa istemeden ağzımdan çıkan kötü sözden midir bütün yüzler bize dönmüştü. Evet, şimdi tam olmuştu. Rezilde olmuştum sırada ne vardı?

Üzerimizde gezinen gözlerin azaldığını hissedebiliyordum. Özge'nin yumuşak sesiyle yavaş yavaş bakışlarımı yerden kaldırmayı başarmıştım.

"Sana kameralardan yada telefondan iz süreceğimizi kim demiş" dedi meydan okur gözleriyle. Anlamaz gözlerle bakmaya başlayınca devam etti.

"Sende şu bulduğun postişlerden vardı değil mi?"

ÖLÜM LİSESİ(BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin