58. Bölüm "İSTİNAT"

27.4K 1.3K 558
                                    





Birbirinden ayırt etmeye yarayacak olanın sadece nefes alıp vermek olduğu iki insanın sis çökmüş gibi duran, dumanaltı bir ortamda karşı karşıya oturması ve bir yanıp bir sönen loş renk lambayla ara ara, ancak gözlerini zerre kıpırdatmadan kilitlendiği bakışlarıyla birbirlerini süzmelerinin farklı bir anlamı vardı. Bu aynı zamanda farkında bir bakış, aynı zamanda da bilinçsiz bir bakıştı. Işık bir aydınlandığında karşınızdaki, bir nefesle sizden farklı olan insanın olmaması gerektiğini düşüneceğiniz kadar gerçek yüzünü; diğer aydınlandığında ise o güne kadar sandığınız, sizin yanınızda girdiği kılıktaki o müthiş inandırıcı hali görünüyordu. Yanıp sönen lambanın araya soktuğu kısa karanlık adeta o gerçek ve gerçeğe çok yakın olan sahteliği ortaya koyuyor ve içinde o muntazam oyunculuğu, oyunu, kendi aptallığınızı ve inanamama duygusunu barındırıyordu.

Sadece bakışlarla konuşulduğu ve söylenecek sözün kalmadığı şu noktada, bir tükenmişlik, bir sızı, bir hüzün ve bir acıma söz konusuydu. Görünmeyen ama daima insanın yanında bulunan şeytan insanoğlunun ikiyüzlülüğü karşısında şapka çıkarıyor, bir tarafın diğer tarafın koynuna saldığı yılanlara korkarak bakıyordu. İnsanın beyazdan siyaha dönmesi bir rüzgar esene kadardı, değiştiği düşünülse de aslında gerçek yüzünü ortaya koymakta bulunuyordu.

Bir sabah uyandığınızda yanınızdaki insanın aynı bedene girmiş bir yabancıya dönüşmeyeceğinin kimse garantisini veremezdi çünkü insanoğlu içinde sinsiliği en gizli bölmede barındıran, hiçbir eğitimden geçmese de çıkarı doğrultusunda usta oyuncuya dönüşmeyi becerebilen bir varlıktı. İhaneti ve sadakati birbirine karıştırarak yumak yapan ve o yumağı vicdanının yerine bırakan insanların en tehlikeli yönü burnunuzun ucunda dahi olsalar bunu sezemeyeceğiniz bir kişiliğe bürünmüş olmalarıydı; öyle benimserlerdi ki ayan beyan düşmanlarınız dahi bu ikiyüzlülüğü size yapmazdı. Bu tohumunda adiliği barındıran ya da sonradan bu hale gelmiş insanlar için esefle kınamaktan ve uyanık olduklarını düşünseler dahi ne kadar aciz olduklarını görmelerini temenni etmekten başka çaremiz yoktu.

İki yüzlü insanları, ikinci yüzlerini gösterdikleri vakit karşı tarafta oluşan şok ve dehşetin şiddettinin katbekat fazlasını ayna karşısında nasıl bir canlıya dönüştüklerini fark edip kendilerine gösterecekleri vakte kadar usul usul mesafeler oluşturup mümkünse araya dağları alacak kadar uzaklaştıktan sonra bir başlarına bırakmalı ve hatta bir çember altına toplamalıydık. Esas düşüncesini belli etmeyen insan düşüncesinin şeytaniliğinin idrakına varan ve sonrasında iki kişilik oluşturmaya koyulandır çünkü. Düşünceyi yok etmek yerine kamufle edense bu düşünceyi tüm kalbiyle destekliyor ve uygulamaktan kaçınmıyor demektir.

Gelinen güne kadar oluşan alışkanlıktan dolayı karşı taraftaki ikinci kişiliği göz ardı etmek tercih edilmediyse eğer, lamba bir kez daha söndüğünde bir daha yanmamak üzere kandırılan kişinin taşan sabrı tarafından parçalanır; masa devrilir, o karanlık odadan bir daha alevlemenin mümkün olmayacağı birçok güzel ama aslında tek taraflı olduğu fark edilen duygu geride bırakılarak çıkılır. Kayıp; masa, lamba ve sandalyelerden çok daha fazlasıdır ve soyut kaybedişlerin belki de kırılıp döküldüğü gözle görülmediğinden kabullenmesi çok daha zor ve acı olur.

İnsanın koynundaki yılanların sımsıkı ağızlarını aralayarak etini kurtarması ve zehrini vücuttan atması şiddetli ağrılara ve gün boyu sancılara sebep olsa da en azından canı alınmadan meydana gelen bir uyanış onu rahatlatır. Zamanla, vazgeçilmezi gördüğü kişinin ondan uzak olması gerektiğini kavrar çünkü onu vazgeçilmez yapanın kendisi değil, oluşturduğu ikinci kişilik olduğunu artık fark etmiştir. Geçen zamanın ve hak edilmediği halde verilen sahici duyguların telafisi olmasa ve belki de içe hiç yok olmayacak bir burukluk kazacaksa da acı tecrübe, tecrübesizlikten ve daha uzun bir uykudan evla gözükür.

TAKINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin