İnanılmaz yorucu bir haftanın ardından, cumartesi günü iznime sıkı sıkıya sarılarak öğlen saatine kadar uyumuştum. Bu hissin güzelliğini gerçekten özlemiştim. Hayatımın temposu son zamanlarda bir hayli artmıştı ve maalesef önümüzdeki hafta vizelerim başlayacaktı. Bu yüzden bugünü tamamen kendime ayırma günü ilan ettim ve uyandığımda bile yatakta keyif yapmaya devam ettim. Hafif bulutlu bir hava ve güzel bir sonbahar serinliği vardı odamın penceresinde. Defalarca kez gerinerek telefonumu elime aldım ve birden aklıma uzun zamandır sosyal medya hesaplarımı kontrol etmediğim geldi.
Bu demekti ki, uzun zamandır Buğra'nın da sosyal medya hesaplarını kontrol etmiyordum. Ve onun takip ettiği birkaç yüz kızınkini de. Hemen ilk önce instagram uygulamasını açarak Buğra'nın kullanıcı adını yazdım. En son baktığımdan bu yana üç tane fotoğraf paylaşmıştı. Biri köpeği ile bir fotoğraftı. Gözünde güneş gözlükleri vardı, köpeğinin yanına çömelip ona sarılmıştı ve kocaman gülümsüyordu. Fotoğrafı görünce dizlerimin bağı çözüldü. İkinci fotoğraf arkadaşları ile çektirdiği bir grup fotoğrafıydı. Klasik manken tipi kızlar ve erkeklerle beraber kampüste çekilmişti. Bunu hemen geçerek moralimi bozmamaya karar verdim. Benim asıl dikkatimi çeken ve kalbime birden bire elektrik veren asıl fotoğraf üçüncü fotoğraftı:
Irvin Yalom'dan Aşkın Celladı kitabı.
Bu kitabı ben okurken yanıma gelmişti ve incelemişti! Yatakta hızla doğrularak üzerimdeki örtüyü tekmeledim ve fotoğrafı yakınlaştırarak her bir detayına baktım. Bu kitabı seçmesi bir tesadüf müydü? Gerçekten öyle olabilir miydi?
Yatağın üzerinde latin dansına pek benzemeyen ama ana konusu o olan birkaç hareket yaparak dans ettim. Bence kesinlikle bir tesadüf değildi...
"Nazlı?"
Kapımın arkasından Onat'ın sesini duyduğum gibi çıkardığım anlamsız seslere ve hareketlerime bir son verdim ve hızla kendimi yataktan aşağı attım. Nefes nefese kalmıştım.
"Efendim?"
Tekrar ses gelmeyince panduflarımı ayağıma geçirip pıtı pıtı kapıyı açmaya gittim. Onat, kapının arkasında vileda kovası ve elektrik süpürgesi ile dikiliyordu.
"Temizlik günü," dedi sadece yüzüme bakarak.
Dünyanın başıma yıkıldığını hissederek sabaha uyandığım bütün hayat enerjimin bir anda şırınga ile çekildiğini hissettim.
"Ne demek temizlik günü?" diye sordum endişeli bir yüz ifadesiyle.
"Ev süpürmek, silmek, toz almak, mutfak dolaplarını temizlemek. Tuvalet ve banyo temizliği."
Bombalar birbiri ardına düşüp parçaları bedenime saplanırken kollarımı bedenime sarıp çaresizlikle başımı öne eğdim.
"Deme öyle," dedim üzgün bir sesle.
Onat derin bir nefes alarak süpürge ile vileda kovasını salona taşırken, kaderime teslim olarak odama tekrar girdim ve Garfield desenli pijamalarımı dolabıma teptim. Ardından dizlerimin üzerinde biten donut desenli taksimdeki bir pasajdan aldığım donumla süzgece dönmüş toz pembe bir tişörtü üzerime geçirdim. Saçlarımı sıkı bir topuz yapıp saç telleri yüzümün üzerine düşmesin diye başıma bandana bağladım. Ardından yalnızca fiziken hazır bir şekilde odamdan çıktım.
"Ne zaman gelmeyi düşünüyorsun?" diye seslendi Onat içerden hafif sinirli bir sesle.
"İnsanlar yeni uyandıklarında çişini yaparlar!" diye söylendim kendi kendime. "Yüzlerini yıkarlar. Her şeyden önce birbirlerine günaydın derler! Temizlik günü gibi bir cümleyle insan uyandırılır mı Allah aşkına?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavinin Maviyle Buluştuğu Çizgi
RomanceÖğrenciliği ve garsonluğu eş güdümlü olarak yürütmeye çalışan Nazlı, kendi halinde tek başına yaşayıp giden bir kızdır. En yakın arkadaşı Engin ve uzun süredir platonik aşık olduğu Buğra ile doldurduğu küçük dünyası, bir gün çalıştığı kafeye gelen b...