Ö.L. 18

65.1K 3.6K 1K
                                    

Bir hafta içinde ikinci bölüm diye kısa gibi oldu oldu sanki :)) Bu bölümü okulda yaptığımız saçmalıklardan dolayı @mineatmaca 'ya ithaf ediyorum. Geçmiş doğum gününü bide burdan kutlayayım dedim :D İnşallah aynı isimde başka kişi değildir :DD

Bundan sonraki bölümlerde açıklamalı ithafı en iyi yorum yapana vereceğim teşekkür ler şimdiden :)) İyi okumalar.

Multimedia Cenk.

1 hafta sonra

Ne kadar çabalasam da o geceyi unutamıyordum. Hiç karşılık vermemiştim fakat kendimden utanıyordum. Çağkan'ın yüzüne bakamıyordum bile. Kısacık bir öpüşme bile ilişkimi alt üst etmeyi başarmıştı.

Eskiden Çağkan'ın yanında korkudan endişelenirken bir haftadır yerini suçluluk duygusuna bırakmıştı. İlgimi dağıtacak yeni şeyler arıyordum ama kütüphaneye gittiğimde  o anı hatırlayarak Cenk ve Çağkan'dan olabildiğince uzaklaşıyordum.

Bu süre zarfında ise Umut'u sadece birkaç kez görmüş, ona gözükmeden yönümü değiştirmiştim. Umut'ta  hiç konuşmamıştı benimle. Hareketlerinden anladığım kadarıyla yaptığı davranışın yanlış olduğunun bilincindeydi.

"Elisa, iyi misin? Son zamanlarda garip davranıyorsun?" Özge'nin sorusuyla dakikalardır bakışlarımı diktiğim noktadan kaldırırken  iyi bir bahane bulmaya çalışıyordum.

"Son bir haftadır hiç mesaj almadım. Birine zarar gelecek diye korkuyorum." gerçektende nasıl olduysa hiç mesaj almıyordum kaç gündür.

Ya milleti peşinde dolandırdığı oyundan bıkıp bir son vermişti yada yeni planlar yapmak için kendine zaman tanımıştı. İlk önerinin gerçekleşmesi için neler yapmazdım ki?

"Bende korkuyorum, sessizlik iyiye işaret değil. Çok dikkatli olmalı, bir yere yalnız gitmemeliyiz." Özge ve Alin'in yanlarında dikilerek işlerini bitirmelerini bekliyordum. Kütüphanedeki çalışmalarımı bitirir bitirmez zaman kaybetmeden buraya geliyordum.

Orada biraz daha kalırsam Umut tekrar çalışma alanı olarak kullanmasını seyretmek zorunda kalacaktım. En iyisi buydu. Görünmeden uzaklaşmak.

"Cenk ve Çağkan iyi sana bir şey demiyorlar. Biz işi yarım bırakırsak laf eder kesin bizimkiler." gülümseyerek söylenmişti Alin.

"Başta görev dağılımı yapmıştık. Onlar konuşarak ağırdan işlerini yapıyorlar ben ise sadece işime odaklanarak çabucak düzenlememi yapıyorum."

"Bahar hocaya söylerlerse görürsün. Çalışma süreni iki aya çıkartır." karşılık verdiğinde Alin'in beyaz önlük ve aşçı şapkasının altında ne kadar komik gözüktüğünü yeni keşfetmiştim. Kötüsü de Karan ile birlikte çalışıyor olmasıydı. Bu halini görüyordu.

"Sen kendine bak. Münakaşalara katılan yeni yetme aşçılara benziyorsun." dediğimde Özge ile çoktan gülmeye başlamıştık.

"Siz gülmeye devam edin ben masaları temizlemeye gidiyorum." kafasındaki şapkayı çıkartarak sertçe tezgaha vurmuştu. 

Mutfaktan çıkana kadar arkasından gülmeye devam etmiştik. Ta ki aynı yerde çalışan birkaç işçinin bakışlarını üzerimizde hissedene dek.

Kütüphaneye göre onların çalışma alanları daha küçüktü. Bizim gibi kendileri de görev dağılımı yaparak programa uymuşlardı. Özge ve Alin bulaşıkları yıkarken  Dora ve Karan'da masaları silerek sandalyeleri ters şekilde üzerlerine yerleştiriyorlardı.

ÖLÜM LİSESİ(BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin