8.BÖLÜM: "SEVMEK SENİNLE GÜZEL."

664 113 38
                                    

"Biz seninle siyah beyaz bir sinema filminin içinde yer alan o iki masum karakterdik. "

29.04.2002

Zaman...

Ne garip bir kelime değil mi Lavinia'm. Bazen zamanın delicesine geçmesini bekler ruhumuz. O etten kaburgadan ibaret bedenimiz sızım sızım sızlar, iştahlanır bu his için. Zaman geçtikten sonra bilincimiz o olaydan sıyrılıp kurtulacaktır artık. Bazense zamanı kıymetli bir mücevher yerine koyarız. Onu sahiplenmek hep yüreğimizin üstünde asılı tuttuğumuz o değerli kolyeler gibidir. Onu, göğsümüzde uyutmak isteriz.

Çünkü biliriz, o kıymetli zamanın bir daha yaşanmayacağını.

Onun, sana öyle delicesine bakmayacağını.

Onun gözlerinde kaybolup, ebediyen orada kalmak istediğini.

Ben bilirim, sen bilirsin. Kalbi başkası için çarpıp da zamana esir düşen herkes bunu bilir.

Bilirim Lavinia'm. Sevmenin bir zamana sıkıştırılamayacağını ama aşkın bir yüreğe sıkıştırıldığında insanın zamanla savaşmak isteyip de yenileceğini bile bile zamana direnişini.

Sevmek böyle bir şeymiş, ben de yeni öğreniyorum. Sevmek bile bile olmayacağını bildiğin şeylerin üzerine gitmek gibiymiş. Yine de ne mutlu güzel çiçeğim, senin içinse bu çırpınışlarım ne mutlu...

Benim kalbimi yerinden hoplattığın o günden sonra-ki bu seninle beraber çok sık oluyor, şaşmamalı- Bugün ilk defa sahici bir buluşma gerçekleştirecektik. Kaşlarını çatma çiçeğim, hemen. Bak hâlâ çatıyorsun. Hah, gülümse.

Sen gülümsediğinde sanki kuşlar uçuyor. Niçin kuşlar uçuyor peki? Kuşların kanatları niçin havalanıyor? Özgürlüğe neden bu kadar düşkün bu kuşlar? O güzel aklının bu satırları okurken sorguladığını biliyorum. İzahını hemen edeyim.

Onlar gökyüzüne aşıklar Lavinia'm. Sonsuz gökyüzüne...

Benim gibi. Ben sonsuz güzellikteki sana aşık oldum. Onlar sevda bildikleri gökyüzüne kanatlarını açıp ulaşmaya çalıştı. Bense sana delicesine çarpan kalbimle ulaşmaya çalışıyorum.

Sevmek güzel hismiş, hem de çok...

Asıl güzel olansa seni sevmek, sevebilmekmiş meğer. Ben bir insanı sevmek ne demek onu da senden öğrendim. Hani aşk acı verir derler ya, acıdan çok öğretirmiş. Ben seninle yeni şeyler öğrenmeyi o kadar çok sevdim ki diliyorum bu hiç bitmesin.

Üstümdeki siyah gömleğin parlak kumaşının kırış kırış olmaması adına iyice inceledim. Aynada heyecanla parlayan yüzümün aldığı şekilleri görseydin gülerdin. Bu yaşıma kadar çocuksu yönümü keşfedememiştim. Sayende yerinde duramayan o haylaz çocuğu gün yüzüne çıkarıyordum. Saçlarımı belki yüz kere taramış olabilirim bugün için. Sana yakışmak için elimden geleni yapıyorum.

Odadan çıkıp kapıyı kapatırken aceleyle merdivenlerden indim. Kolumdaki saat yalan söylemiyorsa eğer beş dakika içinde yanında olmam gerekiyordu. Beklemeyi ve özellikle bekletmeyi hiç sevmiyordum. Merdivenleri indikten sonra sonunda dışarıya çıkabildim. Seninle buluşacağımız yere, limon kafeye doğru ilerlerken kalbim her an avuçlarımın arasından taşıp da tozlu ve gri kaldırımların üstüne döküleceğini hissettim.

LAVİNİA'DA SOLAN BİR GÜL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin