3. Bölüm

80.1K 3.1K 2K
                                    



*
*

"Of aptal sinek, git be!" Diye söylenip sağ elimi delirmişçesine sallamaya devam ettim. Tavanda kankisinin yanına ilişiğini gördüğümde hasetle gözlerimi kıstım.

"Yalnız tatlım, damlı girilmiyor bu odaya. Haberin olsun. Hadi naş."

Ben sineklerin tavanımda ilişki yaşamasına katlanamazken kucağımda emanet gibi duran telefonum titredi. Türkiye hattımı geri takmak, sanki bıraktığım yeri kaydettiğim GTA'ya kaldığım yerden devam etmek gibiydi.. Eh, katlanacaktık.

Telefonum bir kez daha titrediğinde kaşlarımı çattım ve ekranı kendime çevirip parmak izimi okuttum. Whatsapptan iki mesaj vardı.

Biri Kaan'dan, biri tanımadığım bir numaradandı.

Bismillahirrahmanirrahim. Kaan mı?

Kaan Atasoy: Hazal, Yağmur iyi değil ne yapacağımı bilmiyorum. Uyumadıysan eğer bir yardım etsen? (01.34)

+90 534....: Hazal, ben Giray. (01.34)

Kaan'ın da dediği gibi ne yapacağımı bilmiyordum. Bir yanda unutmaya çalıştığım çocukluk aşkım, diğer yanda hayatıma girmek isteyen birisi vardı.

Belki o an Kaan'ı unutmak için önemli bir adım atmalı ve önce Giray'ın sohbetine girmeliydim ancak Yağmur'un kötü olmasını susmayan vicdanıma bahane olarak sundum ve elim benden izinsiz o sohbeti açtı..

Siz: Noldu abi?

Sevdiğin çocuğa abi demek mi? Allahım düşmanımın başına vermesin.

O yazmaya başlarken anında görüldü yapmamı iç sesim kesinlikle hoş karşılamayacaktı bu yüzden hızla Giray'ın sohbetine girdim.

İkisini aynı anda idare ediyormuşum gibi kalbime bir ağrı saplandı fakat çok uzun sürmedi. "Ben ikisini aynı anda idare etmiyorum, ikisi beni aynı anda idare ediyor.." diye mırıldandım.

Sanırım sevgililerini aldatırken insanlar kendilerini böyle avutuyorlardı, çünkü benim yaptığım şu an bundan farksızdı.

"Ama," dedim kaşlarımı tavanda dolaştırırken. "mantıken Kaan zaten benim için idare edebileceğim bir konumda değil.."

Kafamı salladım yavaşça ve kendime hak verdim.

"Evet, evet.."

Zaten başıma ne geldiyse kendi kendimi gaza getirmemden gelmedi mi?

Ard arda titreyen telefonuma döndürdüm bıkkın bakışlarımı.

+90 534...: Rahatsız ettim galiba iyi geceler.

Parmaklarımı, buz pateninde birbirinden ayrılan bacaklarımın hızıyla klavyenin üstünde dolaştırdım. Görüldü kalmıştı çocuk, ayıp olmuştu.

Siz: Kusura bakma, annem çağırdı.

Gecenin bu saatinde annem beni neden çağırsındı? Allahım sen affet, ayak üstü kırk yalan..

Mesajım anında mavi tik olurken hemen bir diğer sohbete geçtim.

Maşallah Hazal Dinçer! Çekirge gibisin, atlıyorsun daldan dala..

Pembe Düşler Mahallesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin