FRIEND/25

709 41 50
                                    

Bu bölümü çok beğeneceksiniz!    :)

"Soyeon, mekan hazır mı?"
"Evet Jisoo."
"Taehyung, Jungkook'u getirmek için plan hazır mı?"
"Evet. Ona senin başının belada olduğunu söyleyeceğim."
"Hoseok, pastada bir sıkıntı var mı?"
"Tam olarak istediğin gibi Jisoo."
"Jen, elbisem nasıl?"
"Ateş gibisin bebeğim!"

Jungkook'un doğum günü hazırlıklarını tamamlamış hepimiz mekanda Tae'nin onu çağırmasını bekliyorduk. 00.00'da doğum gününü kutlayacak ve Jennie'nin Busan'daki evine tatil yapmaya gidecektik.

"Aradım. Gelmesi yirmi dakikasını alır. Yani tam zamanında burada olacak."
"O zaman parti başlasın!"

Jungkook'tan...

Evde oturmuş Soo'yu bekliyorum ama yok! Kafayı yiyeceğim bu saatte nerede bu kız?(!)

Taehyung arıyor...

"Efendim Taehyung?"
"Jungkook çabuk buraya gel! Jisoo'nun başı belada. Yoongi ona zarar verecek. Adresi yolluyorum acele et!"

Ne oluyor? Bu Yoongi piçi Türkiye'ye gitmemiş miydi?

Ceketimi aldığım gibi çıktım ve Taehyung'un attığı konuma sürmeye başladım. Yaklaşık yirmi dakikada gelmiştim. Jisoo'nun tırnağına zarar geldiyse o şerefsizi gebertecektim.

Taehyung depo kapısı gibi büyük bir kapının önünde oturmuş, kızarık gözlerle beni bekliyordu.

Koşarak yanına geldim.
"Jisoo nerede?(!)" cevap vermiyor yalnızca ağlıyordu.
"Konuşsana! Jisoo nerede?"
Kafasıyla arkasındaki kapıyı gösterdi. Kolundan kenara çekip içeri gireceğim zaman saate bakıp önüme geçti.

"Geç kaldın Jungkook. O öldü!"
"Ne saçmalıyorsun Taehyung?(!) Ne ölmesi ne diyorsun sen?" Onu önümden hızlıca ittirip kapıya tekme attım ve içeri girdim.

Jisoo yerde gözleri kapalı yatıyordu!
"Ne oluyor? Şaka mı bu?" Cevap vermiyordu. Hızla yanına koşup kafasını dizlerimin üzerine kaldırdım.

"Jisoo, aç gözünü sevgilim! Uyan birtanem, uyan hadi! Jisoo!" Yanağını, saçını okşuyordum ama kımıldamamıştı bile. Bu en sevdiği şeydi!

"Jisoo! Lütfen uyan, beni bırakamazsın!" O sırada Taehyung bağırdı.
"Şimdi!" Birden Jisoo dudağıma küçük bir öpücük kondurdu ve kulağıma fısıldadı.
"İyi ki doğdun sevgilim!"

Korkudan mı mutluluktan mı bilmem, gözlerimden yaşlar süzülüyordu.
"Yaa minik tavşanım çok korktu, ağlıyor." Jisoo'yu kucağıma alıp sıkıca sarıldım.
"Sakın bir daha böyle aptalca bir şey yapma."

"Özür dilerim sevgilim tam 00.00'da kutlamam gerekiyordu."
Saatime baktım 00.00'ı bir dakika geçiyordu.

Birden herkes 'sürpriz!' diye bağırdı. Cidden tanıdığımız herkes buradaydı, Jennie bile...

Gecenin kalanı pasta kesmek ve gelen tebrikleri dinlemekle geçmişti. Jennie bağırdı.
"Hadi artık hediye zamanı. Enişte ilk ben vereceğim!"
Büyük ama hafif olduğu belli bir paketle yanıma geldi.
"Bunu senin için özellikle aldım eminim çok beğeneceksin."

Gülümseyerek paketi açtım. Ama beklediğim üzerinde yüzümün olduğu tuvalet kağıtları değildi. Yine de moralimi bozmamıştı. Güldüm.
"Teşekkür ederim Jennie. Kullanırken seni düşüneceğim."

"Iyy iğrenç. Neyse, tabiki hediyem bu değil. Al bakalım."
Cebinden küçük bir kutu çıkardı.
Küçük kutudan gümüş bir saat çıktı. Saatin içinde gümüş harflerle 'JJK' yazıyordu. Doğruyu söylemek gerekirse çok beğenmiştim.

"Teşekkür ederim Jen" deyip sarıldım.
"Rica ederim. Umarım büyük hediyeden sonra bayılmazsın." kahkaha atıp gitti.
Büyük hediye?

"Sanırım sırada ben varım." Yanımıza gelen Tae'ye kötü bakışlar attım. Beni çok korkutmuştu aptal herif.

Bana uzattığı paketi açınca gülmeden edemedim. İcinde iki kişilik uçak ve otel bileti vardı.
"Geçen defa gittiğimde Türkiye'yi çok beğendim. Kesinlikle ikiniz gitmelisiniz!" Ona da teşekkür edip göndermiştim. Sonra da diğerlerinin hediyelerini almış ve biraz dinlenmek için köşedeki koltuğa geçmiştim.

Jisoo üzerine yapışan mor elbisesi ve oldukça çekici gülümsemesiyle bana geliyordu. Yanıma geldi ve dizlerinin uzerine çöktü. Ne yapıyordu bu kız?

"Herkes hediyesini verdiğine göre sıra bende." Soyeon yanımıza gelip Jisoo'ya kücük bir kutu uzattı.
"Bu konu hakkında çok konuştuk ama bir kez daha soruyorum" kutunun kapağını açtı.
"Benimle evlenir misin Jeon Jungkook?"

Resmen yerime saplanmış Soo'nun elindeki yüzüklerden başka bir yere bakamıyordum. Ne yani biz şimdi evlenecek miydik?

"Jungkook, cevap verecek misin?"
Soo'nun sesi kedi miyavlaması gibi çıkıyordu ve gözleri dolmuştu. Tanrım, onu reddedeceğimi düşünüyordu!

Belinden sımsıkı kucakladım ve etrafımda dönmeye başladım.
"Seninle sonsuza kadar varım sevgilim!"
Kahkaha atıyordu.
"Jungkook dur! Yapma düşeceğiz!"

Jisoo'yu indirip yüzüklerimizi elinden aldım ve elini tutup Soo'nun parmağına geçirdim. Çok güzel olmuştu. O da aynı şeyi bana yapınca ellerimizi yanyana koyduk. Ne kadar güzel bir fotoğraf karesiydi.
"Sana çocuklarımıza anlatacağımız harika bir evlenme teklifi olacak demiştim Kook."
"Evet sevgilim. Demiştin"

Biz aptal aptal gülümserken bir çığlık duyuldu. Namjoon Hyung muydu o?
"Tanrım, baba oluyorum!" Ve tam o anda  Namjoon Hyung'un bayılması geceyi noktalamıştı...





FRIEND (SooKook)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin