ly [47]

6.2K 421 76
                                    

Egeberk ile mesajlaşmamın üstünden bilmem kaç saat geçmişti ve ben kendimde değildim hâlâ. Resmen o da benimle bir şeyler yaşamak istiyordu, bir ilişki istiyordu benimle.

İzmir'de onu görmem ve farklı olduğunu anlamam saniyelerimi almıştı sadece. İlk görüşte aşk dediğimiz şey onun herkesten farklı olduğunu hissetmekti benim için ve evet İzmir'de görmüştüm onu ilk. Duhan'ın annesigili ziyarete gittiğim zamandı, dışarıya Kordon'a gitmek için çıkmıştık. On dakika kadar yolumuz kalmıştı ki onu küçük bir çocuğun elinden tutmuş bir şekilde küçük bir marketten çıkarken görmüştüm. Birlikte aldıkları çikolatalı dondurmalarını yiyorlardı. Eğlendikleri yüzlerinden okunuyordu. İlk başta kardeşidir diye düşünmüştüm ama tanıdık birkaç kişiden araştırmamla yeğeni olduğunu anlamıştım. Ablasının minik oğluydu yanındaki sevimli bıdık.

Buydu, basit bir yeğen gezdirme, bir adet çikolatalı dondurma ve sıradan bir gün...buydu Egeberk'in herkesten farklı olduğunu hissettiğim günün özeti. O gün Kordon benim midemdeki ve kalbimdeki fillerden daha az kalabalıktı.

Baştan beri söyleyememem büyünün bozulmasını istemememden kaynaklanıyordu. O hep merak etsin...ben hep o günü tekrar edeyim istedim. Aynı zamanda normal bir karşılaşma olmadığı için bizimkisi onu biraz oradan buradan araştırmak zorunda kalmıştım, bunu bilmiş olması benden korkmasına sebep olurdu ki olmaması için bir sebep de yoktu.

Fakat o kadar yol kat etmiştim ki, benimle birlikte basit bir hoşlantıyı da sırtıma yükleyip yürüye yüre koca bir sevda etmiştim yüreğime Egeberk'i. Biz şu an bu durumdayken kalbim artık yükünü kaldıramaz bir hale gelmişti. E tabi, kaldıramacağın şeyine kendine yük yaparsan olacağı buydu. Fakat masallardaki prens misali mi dersiniz romantik komedi karakteri misali mi dersiniz bilemem ama Egeberk bir yerlerden çıkagelip düşmek üzere olan kalbimi yerden kaldırmıştı. Hatta biraz fazla abanmış olsa gerek artık yerinde değildi, uçuyordu. 

Telefonu bir yerlere fırlatmış yerlerde yatakta sevinçten dolayı tepinmiş yogun düşüp yere sırt üstü yığılmıştım. Şimdi de pişmiş kelle gibi tavana doğru sırıtıyordum. Tam şu anda iki adam elinde ters gömlek ile içere dalacakmış gibi bir hava vardı oda da. En az bir yirmi dakikadır tavana doğru sırıtmamım başka bir sebebi olamazdı. Neredeyse Egeberk'i bırakıp tavanla bir çaya çıkacaktım. Aman Allah'ım korusun!

Telefonumun zil sesi bir yerlerden yükselirken yerden ayrılmam zoe olmuştu. Beni çok sever de kendisi.
Gözlerimi etrafta gezdirip dolabımın bir köşesine düşmüş zavallı telefonuma doğru adımladım. İyi en azından hasar yoktu, cidden nereye fırlattığımı bilmiyordum çünkü.

Ekranda yazan Egeberk yazısına iki saniye falan bakakaldım ve tabii yanındaki minik kalp emojisine. Ben mesaj atmasına bile dayanamazken herif beni arıyordu, öldüysem cimcikler misiniz beni? Bakın rüyadayım bile diyemiyorum çünkü ben hep kıçım açık uyurum neyse ayrıntılar bunlar.

Birkaç derin nefis alıp kapanmadan açtım telefonu. Hafif derin sesiyle bir ''Alo'' sesi geldi kulağıma. Sesine bile aşığım, çok aşığım.

''Efendim,'' dedim ben de sesimi toparlayıp.

''Atahan, şey ben şey diyecektim...'' derin bir nefes sesi. ''Yemek yiyelim mi? Konuşuruz hem, yüzyüze. Ne dersin?''

Bir derin bir nefes de ben aldım. ''Güzel olur aslında, hazırlanıyorum ben o zaman.''

''Tamam o zaman taksiyle geliyorum ben oraya.''

''Tamam, bekliyorum.''

5 dakika bile olmayan telefon konuşması bile öyle germişti ki ter boşalmıştı resmen sırtımdan aşağıya. İyi bir duşa ihtiyacım vardı, insan değer verdiği insanın karşına terli çıkmak istemiyordu haklı olarak.

HELLO GUYS, OKULDA OLDUĞUNUZU DÜŞÜNEREK BU SAATTE YAYIMLADIM NASIL FİKİR AMA EHEHEH...SEVDİĞİNİZ BİR BÖLÜM OLMUŞTUR UMARIM ÇÜNKÜ ÖNCEKİ BÖLÜMÜ SEVMEMİŞ GİBİSİNİZ OKUNMAMIŞ NEREDEYSE ÇÜNKÜ...NEYSE BEN SİZİ HÂLÂ SEVİYORUM, ÖPÜYORUM DİĞER KURGULARIMA DA BEKLİYORUM ÇIKIN ÇIKIN GELİN.  💋❤

laz yarim [boyxboy texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin