"YANGIN'DAN SON ON."

122 34 50
                                    

XXXTENTACION - The Remedy For a Broken Heart

Çağan Şengül - S.O.N

🌹

Yangın'dan son on.

Yüzün Kadar parlak bir gecenin, yıldızlara küsen çocuğusun sen.

Benim Sesim sonlardan evveldir gür, lakin sesimi sana duyurduğum yarayı son on, yani sen geçiyor.

Kulaçlarım hedefe varamayacak kadar kesik ama ben olduğu yerde, yaralarımı seyredemeyecek kadar sana yamalıyım.

Kelimelerimi göğsünde öldürürken, başımın mezarıma denk geldiğini bana söylemeliydin. Söylemedin.

Etraf epey bir karanlık, kuşların kanat çırpınış seslerini duyuyoruz. Ellerin toprağı avuçlamış, dizin dizimin sağ köşesinde emanet bir biçimde duruyor. Gözlerin geldiğimizden beri avuçladığın mezarlığın üzerinde.

Sevgilim mezarlıktayız.

Kimsesizler mezarlığındayız.

O kim bilmiyorum.

O kim bilmiyoruz.

O kimsesiz.

O bizim kimsemiz.

Biz kimsesiziz.

Burada beni gördüğün, sana baktığım yerdeyiz.

Burası bizim ölmüş Küller arasında dolaşırken, rastladığımız yangın.

Geldiğinden beridir dudakların tek birşey için hareket ediyor. "Hatırlıyorum," hastalıklı bir şekilde gülüyorsun. Bu hareketlerini benimsemiyorum ama varlığından geriyede itmiyorum.

Sevgilim biliyor musun? Kül kokusunu alıyorum. Gerimizde deniz var çok uzak değil ama yakınımızda da değil. O deniz bedenlerin küllerinin savrulmaması için dalga dalga sırtımıza vuruyor.

gülümsüyorum. Geldiğimiz andan itibaren sırtında kapalı olan avuçlarım ilk defa hareket ediyor. Ellerimi saçlarında gezdiriyorum. Kendine geliyorsun. Dokunuşum senin avuçlarının dizime kapanmasına sebep olurken. Saçlarına bakıyorum. Saçların gökyüzünden bulut çalmış sevgilim. Güneşi ağlatma.

"Bak," diyorum. Kurumuş dudaklarımı ıslatırken. "Hatırlıyorsun, unutmamışsın. Ben sana söylemiştim. Hiç unutmazsın ki sen zaten."

Yutkunduğunu duyuyorum. Kaşların gözlerinin üzerine düşüyor, o an gözlerin gözlerime değiyor. Bir yaz gecesinde, gökyüzünde Şimşek çakıyor. Sevgilim, bir yaz gecesinde bir çocuk ağlıyor, Yağmur yağıyor. Bir yaz gecesinde, bir gün.

Ellerini avuçlarımdan yüzüme çıkartıyorsun, tenim ellerini yardım isteyen bir çocuk gibi sahipleniyor. "Belki," diyorsun. "Belki, şu an değil ama zamanla unutacağım. Bu toprakların hepsi benim adımı aldı," gülümsüyorsun. Buruk, ve acılı bir tebessüm bu. "Ve biliyorsun ki, benim bir adım yok."

Ve sevgilim biliyor olmasın ki, benim de bir adım yok.

"Benim de bir adım yok, senin de bir adın yok. Ve biliyorsun adımızın olmasına gerek de yok." diyorum. Üşümüş avuçlarımı dudaklarına götürürken, titrek, ama umutlu bir sesle "Birşeylerin adı olunca çabuk tükenir." Dudaklarının deydiği avuçlarım bir meleğin dokunuşuna şahit oluyor. Konuşuyorum. "Adımız olmasa da, Biz sadece Biziz. Ayrı ayrı sen, ve ben değil. Biz. Adsız bir biziz." Diyorum. Kocaman gülümserken, gözlerin gülümsediğim kıyılara takılıyor.

Gülümsüyorsun.

Ve ben şu an evrende görmediğim, senin hiç bir ayrıntını garipsemediğimi farkettim.

KÜL'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin