12. BÖLÜM

588 186 15
                                    

Hiç istemeden engel oldu annesi buna. Hevi'yi eline zorla tutuşturduğu bir yemek tenceresiyle onun yanına yolladı. Hevi bir elinde poşete sarılmış yemek tenceresi, ötekinde ise Murat'la birlikte dükkana doğru yol alıyordu. Heyecanlı gibiydi, karnı ağrıyor, başı dönüyordu sanki. Kulakları uğulduyordu. Murat'ın anlattıklarını duymuyordu. Bir yandan da öfkeliydi, hissettiği tüm bu duygulara öfkelenmiş, kendine kızmıştı, hatta belki de utanmıştı. Kocaman bir ateş çemberi gibi girdi dükkandan içeri. Etrafa göz  gezdirdi. Babası da Beran da yoktu ortalıkta. Elindeki bezle karşı rafları silmekte olan küçük çırak Hevi'yi görünce seslendi;

- Hoşgeldin Hevi abla!

- Hoşbulduk Yunus, nasılsın?

- İyim abla, nasıl olsun işte okula gidiyorum, öğleden sonra da burdayım, bildiğin gibi yani.

- Dersler nasıl, zor mu lise..?

- Zormuş valla abla, söylemiştin, inanmamıştım.

Hevi gülümsedi;

- Zor ama yaparsın sen, onu da söylemiştim unuttun mu? Yaparsın sen!

- İnşallah abla.

- Yunus, babam nerede?

- Ömer amca mal almaya Ulus'a gitti Hevi abla, Beran da...

Tam bu sırada elinde hesap makinesiyle birlikte Beran çıktı depodan. Bir süre Hevi'yle birbirlerine baktılar. Beran onu görünce bir miktar şaşırmıştı. Hevi de şaşkındı. Aralarındaki mesafe fazlaca olmasına rağmen yine de çok yakındaymış gibi parlıyordu gözleri, hani dokunsa tutacakmış gibi.  Neden diye soruyordu Hevi kendine, neden bu denli bir karanlık böylesine güzel parlardı ki..? Bir müddet sonra çıkmayı başardı bu karanlıktan, gözlerini çevirip, mutfağa doğru ilerlemeye başladı. Beran'ın yanından geçtiğinde buz gibi olmuştu. Bir süre oyalandı mutfakta, etrafı topladı. Geldiğinde Murat'ı Beran'ın kucağında oturmuş, sohbet ederken buldu. Yunus görünmüyordu. Hevi son derece ciddi bir ifadeyle, Beran'la göz göze gelmemeye çalışarak seslendi Murat'a;

- Murat, Yunus abin nerde?

Beran cevapladı;

- Bugün erken gitti eve, sınavı varmış yarın.

- İyi, yemek dolapta, babama söylersin. Hadi Murat gidelim.

- Ablaa, sen git ben Beran abinin yanında durcam.

Hevi bir hışımla çekti Murat'ı Beran'ın kollarından;

- Olmaz, hadi eve gidiyoruz!

Tam kapıdan çıkmak üzereydiler ki babası elinde kutularla içeri girdi;

- Hevi!!!

- Baba!

Babası elindeki kutuları telaşlı bir şekilde tezgahın üzerine bıraktı. Nefes nefeseydi;

- Ahh, iyi ki geldin Hevi, Yunus da yok. Bu malların hepsi dizilecek. Hadi, el atın önce taşıyalım, sonra dizeriz... Beran gel oğlum.

HEVİ (TAMAMLANDI) #WATTYS2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin