Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
✑𝓘 𝓠𝓲𝓴𝓮...
Lee Seul okulumuza geleli bir haftadan fazla olmuştu. Neşesiyle, enerjisiyle ve güzelliğiyle etraftaki insanların, özellikle de kızların ilgisini çekmeyi kısa sürede başarmıştı.Okulun yarısı neredeyse bütün zamanlarını Seul hakkında konuşarak geçiriyordu ve ben onlar sayesinde kız hakkında neredeyse bütün temel şeyleri biliyordum.
Dans etmekten hoşlanıyormuş. Ben de. Müzik dinlemekten hoşlanıyormuş. Ben de. Bütün renkleri seviyormuş. Ben de. Ve dünyanın bir tepsi kadar düz olduğunu düşündükleri kadar da düzmüş. Ben-
Kafamı iki yana salladım. Henüz daha ergendim. Etrafımda birçok eşcinsel çiftler ve arkadaşlarım olabilirdi ama ben henüz bu konu hakkında bilgiye sahip değildim.
Mesela kızlar mı erkekler mi?
İyi arkadaş olan herkes!
Şimdiden kafamı iki yana sallayarak reddettim kendimi. Evet iyi arkadaşlarım vardı. Ama sevgilileri de vardı ve adam akıllı arkadaşça bir şeyler yapamıyorduk bile. Bizimkilerin ilişkileri biraz vıcık vıcıktı. Özellikle de Nomin çiftimiz. Tam bir klişeydiler.
Seul'un benim hakkımda ne düşündüğünü bilmiyordum. Acaba beni gay olarak mı biliyordu? Yoksa bir paspas kadar düz olarak mı?
Seul okulda bu kadar kısa sürede popüler olmasının yanı sıra çok mütevaziydi. Onunla konuşmak isteyenleri, özellikle de çıkma teklifi edenleri nazikçe geri çeviriyordu ve her sabah bana günaydın diyordu.
Evet, her sabah günaydın deyip okul çıkışı iyi akşamlar diyordu. Hatta tenefüslerde yanıma geliyordu ve şuanda yanımda oturuyordu.
Elindeki ince romana odaklanmış kızı izlemeyi bırakıp bakışlarımı solumdaki cama çevirdim. Dışarıda lapa lapa karlar yağıyorken ben gerginlikten geberiyordum.
"Gençler! Haftaya yapılacak parti için hazır mısınız!"
Donghyuck elinde, nerden bulduğunu hiçbir şekilde anlayamadığım üçgen bayraklardan birini sallayarak girdiğinde Mark'da kollarını birbirine dolamış bir şekilde arkasından ilerliyordu ve kafasını iki yana sallıyordı.
"YEEE!"
Sınıftan güçlü bir tezahürat yükseldiğinde yüzümü buruşturdum. Pek meraklılardı böyle işlere bizim okul. Özellikle de Donghyuck delisi.
"Gidecek misin?"
Sağ tarafımdan gelen kadifemsi ses bütün dikkatimi oraya toplamıştı ve buruşturmuş olduğum yüz ifademi düzeltmiştim hemen.
"Galiba," dedim. "Ben istemesem de Donghyuck beni zorla götürür."
Güldü ve ben bakışlarımı gülüşünde gezdirirken kitabını kapatıp çantasına yerleştirdi."Ben de gideceğim."
"Ama tek olmak istemiyorum o yüzden seninle takılabilir miyim?"
Pekala bunu beklemiyordum. Ve bunu beklemediğimi bütün yüz ifademle gösteriyordum şuan, eminim.
"Olur," dedim sadece. Neden olmasın?
Parti Donghyuck'un evinde, çiftler halinde olacaktı. Yani benim çiftim Seul olacaktı ve mantıken o bana çıkma teklifi etmişti.
Vay anasını!
@sysisi 24.12.2019
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
