Ö.L. 22

70.7K 3.4K 551
                                    

İlk başta değinmek istediğim bazı noktalar var. Final konusunda kitabın devamını isteyen bir çok yorum aldım fakat sizlere kötü haberi vermek zorundayım. Hikayenin kurgusu çok önceden belliydi ve o doğrultuda ilerdi. Bitirmemdeki diğer bir sebep ise tüm haftasonumu kitaba ayırıyor olmam. Anlayışla karşılayacağınızı umuyorum. 11. sınıf öğrencisiyim ve emin olun hem staj, hem okul hemde kitap bir arada yürümüyor. İstesem de yapamıyorum. 

Çok uzatmadan final için biraz zamana ihtiyacım var bize yakışır bir final olsun. Ne zaman paylaşacağımı profilimden takip edebilirsiniz :D

Bu bölümü hikayenin fanı olan ve arkadaşlarına önermekte çekinmeyen @Aycemay 'a ithaf ediyorum.

Multimedia kimliksiz :))

İyi okumalar.

"Hırkanı ver!" Umut'un bağırışı üzerine sabitlendiğim noktadan harekete geçerek tişörtümün üzerine giyinmiş olduğum lacivert hırkayı uzatmıştım. Elimden alarak yara üzerine turnike yapmaya başlamıştı.

"Çok kan kaybediyor. Hastaneye yetiştirmeliyiz." Cevap verememiştim. Panik anlarında normal insanların yapacağı gibi sessizce olanları seyretmekle yetiniyordum.

Umut ise bizim durumumuz aksine soğukkanlılıkla yürütüyordu görevinin. Bahar hocanın hayatta kalmasını istediği her halinden belliydi. Kim istemezdi ki zaten. Birkaç saniye erken gelmiş olsaydık beklide canıyla savaşmak zorunda kalmayacaktı.

"Çekilin önümden!" diyerek bir çırpıda kucağına almıştı.

Odadan çıkmadan önce ben de masanın önünde, deri koltukların arkasında öylece tepkisiz dikilen Alin'i sakinleştirmeye başlamıştım.

"Ölmedi, Alin. Yaşıyor."

"O. O, yaptı değil mi?" sırtını sıvazladığımda konuşmuştu.

"Kesinlikle." Daha önceden de birçok ölü beden gördüğümden dolayı içinde bulunduğum vaziyete alışmıştım. Ölümün yanında yaralı, hala canlı olan biriyle karşılaşmak daha sevindiriciydi.

"Bizimde sonumuz böyle olacak."

"Hayır, olmayacak!"

"Yanılıyorsun."

"Yanılmıyorum! Yürüsene, Umut'un yanına inelim." Hareket etmeyerek odadan çıkarma çabalarımı boşa harcıyordu.

"Niye? Bizi de öldürsün diye mi?"

"Alin, sen ne saçmalıyorsun?" demek istediğinin çok iyi anlamıştım fakat gerçek ve onun da benim gibi aynı düşünceye sahip olmaması istemiyordum.

"Bizden önce o gelmedi mi?"

"Ne alaka şimdi?"

"Silahı var, yani vardır."

"Alin, biraz mantıklı konuşabilir misin? Öncelikle neden kendi silahı ile öldürsün. Balistik sonuçlarında illaki çıkacak diğer bir konu ise öldürdükten sonra neden hayatını kurtarmaya çalışsın, kendi adını versin diye mi? Bana çene çalacağına yürü gidelim."

Umut'a karşı ilk izlenimlerim pek içler açıcı olmasa da içinde bir yerlerde acıma duygusunun varlığını biliyordum. Gerçek katilin Özge olmadığını öğrendiğinde dosyayı tekrar açmak istemişti, sadece kanıt gerekiyordu. Kaldı ki elimizde işe yarar şeyler vardı artık.

"Umut hakkındaki görüşlerimde yanılmıyorsam, ben sana gösteririm Elisa!"

"Tamam, hadi kaçıracağız." Kolunu daha fazla sıkarak peşimde sürüklemeye başlamıştım.

ÖLÜM LİSESİ(BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin