Düşüş

19K 1K 133
                                    

Sen benim nefretim! Sen benim aşka küsüşümsün... Sen iliklerime kadar nefret ettiğim adamsın. Sadece abimi değil beni de seni seven kalbime de katlettin. "Adi!" Yataktan sıçrayınca nefes nefese etrafıma baktım. Ne oluyordu? Ben neden uyandım ne güzel rüyamda Bora'yı pataklıyordum.

"Ah başım!" Elimi başımı götürünce nasılda zonklamıştı. Sadece bir bardak be sadece bir bardak içmiştim. Midem kalkınca yataktan kalkıp banyoya geçtim. Bir de içersem iki olsun. Bu ne böyle ya tadı kadar etkisi de iğrenç! Söylene söylene elimi yüzümü yıkadıktan sonra banyodan çıkıp tekrar odaya geçtim. Bu odayı çok özlemişim.

Boy aynasının yanına geçince önce sararmış yüzüme sonra da karnıma baktım. Elim karnıma gittiğinde dün test yapacağım aklıma gelmişti. Eğer buraya gelemeyip zorakilikden de geceyi burada geçirmek zorunda kalmasaydım belki de testin sonucunu öğrenmiş olurdum. Midem yine kalkınca duvardaki saate baktım. Midem boş olduğundan yanıyordu.

"Kahvaltı hazır olmalı." Eğer bir ayda kurallar değişmediyse bu saatlerde kahvaltının hazır olması gerekiyordu. Ayna da saçımı başımı düzelttikten sonra odadan çıkıp sağ tarafa baktım. Bora'nın odasının kapısı kapalıydı. En son hatırladığıma göre beni odama kadar getirip yatağıma bırakmış sonra kendi kendine bir şeyler söyleyip gitmişti.

Merdivenlere geldiğimde ağır çekimde aşağıya indim. Aşağıya inerken salonda oturmuş gazetesini keyifle okuyan adamı görmüştüm. Tabi hayat ona güzeldi. Bora varlığımı hissetmiş olmalıydı ki şöyle göz ucuyla baktıktan sonra tekrar önüne döndü. Bende kahvaltıyı hazırlayan Füsun ablaya günaydın derken geçip her zamanki yerime oturmuştum.

Aradan çok geçmeden Eda söylenerek merdivenlerden inmiş ilk beni gördüğünden ben odaklı yürüyerek masaya kadar gelip sandalyeyi çektikten sonra kendini bırakıvermişti. Şuan ki ruh halim iyi olsaydı kesinlikle ona gülmüştüm. "Ölüyorum Bahar, ölüyorum. Neden o zıkkımı içtim hala bilmiyorum..."derken Eda'ya gözümle arkayı işaret ettim.

Eda arkasına bakıp ağabeyini görünce "Duysun ya bütün suç onun burada beynim zonkluyor."demiş. O sırada Emre'yi görünce ise sanki hiç ağrısı yokmuş gibi sandalyesin de doğrularak kendine çeki düzen vermişti. İşte bu haline gülüvermiştim.

"Herkese günaydın..." Emre de teşrif edince Bora Bey de sonunda yerinden kalkarak masaya gelmişti. Eda'nın hatrı olmasa katiyen bu masaya oturup ona kahvaltı yapmazdım. O attığı tokadın hala acısı yüzümdeydi. Yine o geceyi hatırlayıp gerildiğimde yerimde kıpırdandım. Herkes sessizce kahvaltısını yapmaya başlarken benim birden iştahım kesilmişti.

"Bahar, iyi misin?"

Emre beni zorla kötü edecekti. Bora elindeki çatalı ağzına götürürken göz göze gelmiştik. Sanki iştahı onunda kesilir gibi çatalı indirince "İyiyim Emre kötü mü olmam gerekiyor?"diye bende ona sordum. İlla kötü mü olmam gerekiyordu.

"Abi bence bu kızları tekrardan o eve gönderme şu hallerine bak tarla kuşuna benzemişler, sıska ve çelimsiz..."

"Emre, bizim adımıza karar vermek yerine önce bize mi sorsan?" Eda araya girince fazla gerilim olmuş Bora ise suskunluğunu koruyordu. Tabi o normal konuşmayı bilmez anca eser gülerdi.

"Sizin verdiğiniz kararlarınızı da görüyoruz Eda Hanım, evde yemek yapanınız olmadığından kalkıp yemek yapıp yemeğe bile üşenir gibi bir haliniz var. Yoksa yine rejime başladınız falan mı diye sormalıyım?" Emre'nin yurt dışına çıkması özgüvenine iyi yaramış yoksa Bora'nın yanında sesini böylesine yükseltmezdi.

Sonunda varlığını gösteren Bora Bey "Emre haklı Eda, çok çökmüşsünüz bu durum benimde hiç hoşuma gitmiyor."

"O halde şöyle yapın sevgili ağabeyciğim ikimizin de boynuna birer tasma bağlayın önümüze her öğün mama koyar yemezsek de sopa falan atarsınız olmaz mı?"

KIZIL  👑 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin