4 || You can't buy love.

19.5K 706 863
                                    

Kook'un gözlerinde gördüğüm ışıltıyla beraber ne dediğimin ancak farkına varmış ve kendi kendime sövmüştüm.

"Öyle mi dersin?".

Elimin altındaki yanakların sıcaklığı artarken zorla gözlerimi gözlerine çevirdim. Göz bebekleri büyümüş ve kararmıştı. Ellerimin üstüne ellerini koyup ellerimi yanaklarından çekti ve sırıtıp arkasına yaslandı. tekrar doğrulup dibime girerken çeneme parmaklarını yerleştirdi ve başımı kaldırıp ona bakmamı sağladı. Afedersiniz gözlerinizde kaybolabilir miyim acaba?

"Beni kışkırtıyorsun küçüğüm."

Yüzüme çarpan sıcak nefesiyle gözlerim istemsizce kapanırken küçüğüm lafının ardından gözlerimi açmıştım. Sızlayan dudağımı hafifçe ısırdığımda dudağıma kayan gözlerinin ardından sıcak ve hırıltılı nefesi dudaklarıma çarpmıştı. Tanrım sen yardım et tutamayacağım kendimi.

"K-kookie.."

"Efendim küçüğüm."

"Öp beni."

Boğazından daha önce duymadığım bir kükreyiş yükselirken belime yerleştirdiği eliyle hızlıca beni kendine çekip kalın dudaklarımı ince kavisli dudakları arasına hapsedip sertçe çekiştirmeye başlamıştı. Ufak mırıltılarım durumuza hiç yardımcı olmazken kalçalarımın altına yerleştirdiği büyük elleriyle beni kucağına yerleştirmişti. Parmaklarımı saçlarına geçirip sertçe çekiştirdim. Anında boğukça inleyince nefes almak için yavaşça geri çekildim. Hem kendime hem de olaya karşı şaşkınlığımı gizleyemezken boynumda hissettiğim dudaklarla boğazımdan fırlayan mırlamaya engel olamamıştım.

Sanki bu anı bekliyormuş gibi hırlayıp beni koltuğa yatırmış ve işine odaklanarak köprücük kemiğime ufaktan iz bıraktığını hissetmiştim. Boynuma geri döndüğünde ufak minik öpücüklerini oraya bıraktığında kalbim tekrar şarkılar mırıldanmaya başlamıştı.

Kafasını boynumdan çıkardığında kahvelikleri kendini siyahın yoğunluğuna bırakmış göz bebekleri kocaman olmuştu.

"Küçük, cezanı çekmeye hazır mısın?"

Başlıyoruz.

"Evet babacığım."

Yüzündeki pis sırıtışla beraber büyük parmakları hızlı haraket ederek pantolonumun düğmelerini bulduğunda nefesim kesilmişti.

Bir dakika o kadar ileri gitmeyecekti değil mi?

Elimi hızla elinin üstüne koyup korkuyla gözlerine baktım. Gözlerim eli ile gözlerinin arasında sekip duruyordu.

"Korkma küçüğüm, fazla ileri gitmeyeceğim. Şimdilik."

Elim yavaşça elinin üzerinden alıp avuç içimi öptükten sonra başımın yanında eline kilitledi. Bu hareketi kalbimi alt üst ederken gözlerimi tekrar gözlerine çevirdiğimde izni kapmış gibi gözleri ışıldayarak fermuarımı indirmişti. Pantolonumu, ardından boxerımı indirip ne yapacağını kestiremeyen bakışlarıma çevirdi gözlerini.

"Şimdi küçük, ben söyleyene kadar gelmek veya inlemek yok. Sözümden çıkarsan bunu doğru yapana kadar devam ettiririm. Anladın mı?"

Boğazıma koca bir yumru otururken zorla yutkunmuş ve ufacık bir baş sallamasıyla cevap vermeye çalışmıştım.

"Konuş küçük, tekrar soruyorum. Anladın mı!"

"Anladım babacık."

Tanrım gerçekten kendimi bu adama kaptırıyordum. Neler oluyordu bana bilmiyorum ama sanırım şu an tek bildiğim şeyin sikimin sıvazlanmaya ihtiyaç duyduğuydu.

Düşüncelerimi okur gibi oyalanmadan yüzünde ki memnun ifadeyle penisimi eliyle kavrayıp baş parmağıyla ucunu okşamıştı. Zaten sulanan penisimde kayıp giden parmağı bedenimin titremesine neden oluyordu. İnlememek için kendimi sıkarken bu süreyi kısa tutmasını dilerken dilimi sertçe ısırdım.

"Aferin küçüğüme."

Sözleri beni yatıştırırken ellerinin hızı artınca dudaklarım aralanmış ama son anda kendimi tutarak titrek bir nefes vermiştim. Aynı zamanda belim yay gibi gerilmiş, göğüs kafesim yukarı çekilirken ellerinin arasından aşağı kayan penisim ise kalçamı koltuğa bastırmamla gerçekleşmişti. Sonlara yaklaştığıma o kadar emindim ki kendimi tutamamaktan korkarken bir yandan da rahatlamanın verdiği hissi yaşamak istiyordum.

"B-babacığım?"

Gözlerine umutla bakarken rahatlamayı o kadar çok istiyordum ki anlatamam. Bu halime kahkaha atıp yukarı uzanıp dudaklarıma kısa, ıslak bir öpücük kondurmuştu.

"Babacık için gel küçüğüm."

Hormonlarım özgürlüğe kavuşmuş gibi hızlanırken dudaklarımda uzun zamandır tuttuğum inlemeyi salarken onun adı fırlamıştı.

"K-kookie.."

"Rahatla bebeğim."

Elini hızlandırmasıyla kesik nefeslerim artıyor inlemelerim de nefesime ayak uydururken derinliğinden ödün vermiyordu. Sona geldiğimde titrek bir inleme ve kayan gözlerimle babacığın eline gelmiştim.

***

Ne boklar dönüyor ben bile bilmiyorum.
Oy sınırı: 20

Yes Baby! | | Ji'kookWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu