39.BÖLÜM "İNTİKAM"

285K 15.9K 13K
                                    

SELAM :)

Geçen bölüme bir gecede neredeyse 5000 oy geldi! Ve bir gün aradan sonra bunun karşılığı olarak yeni bölüm yayında!

Sadece ekrana dokunduğunuzda en altta olan yıldız tuşuna basıp yorum yaparak hikâyeme destek olabilirsiniz. Valla tamamen ücretsiz :) Gerçekten çok emek vererek bu bölümleri yazıyorum ve tek istediğim sizin ilgi göstermeniz.

Siz yeter ki böyle oy verin, yorum yapın ben her gün bölüm atar, okulu bırakıp evinizin hanımı, kitabınızın yazarı olurum. Valla :'))

39.BÖLÜM "İNTİKAM"

Kuvars'ın yeşil gözleri öldüğümde içine gömülmek istediğim tek mezardı.

Karaçam ağaçlarının tonunu taşıyan bu gözlere yakından bakınca ne kadar eşsiz olduğunu fark etmemek elde değildi. Dışındaki koyu halkalar küçük çiziklerle gözbebeklerine ulaşıyordu. Renkli gözler çabuk renk değiştirir, ortama göre, ışığa göre kimi zaman daha açık bir tona kimi zaman daha koyu bir tona bürünebilir. Ama Kuvars'ı tanıdığımdan beri hep aynı tonu taşıyordu sanki.

O gözlere bakmak kalp atışlarımı maraton koşuyormuşum gibi hızlandırıyor, ellerimin terlemesine sebep oluyordu.

Bakmak bile günah olmalıydı.

Şimdi yine o gözler bana çevrilip alev alev yananarken o bakışların altında ondan ayrılmak epey zor oldu. Aramızdaki epey fazla olan boy farkından dolayı gözlerine tekrar bakmak için başımı kaldırıp parmak ucumda yükseldim.

Kuvars eğildi ve ondan ayrılmama izin vermeden dudaklarını dudaklarıma yasladı, öpüşmeye başlamadan önce birkaç saniye bu pozisyonda durduk. Onun nefesi benim nefesime karışırken bir kere daha ne kadar şanslı olduğumu fısıldadı kalbim.

"Sev beni."

"Seviyorum seni, tahmin edebileceğinden çok daha fazla seviyorum seni, sana bakınca titriyor kirpiklerim, üşüdüğünde her zaman ellerini ısıtmak için hazır beklemek istiyorum, korktuğunda, öfkelendiğinde, bir derdin olduğunda hemen başını yaslayabileceğin, paylaşabileceğin o kişi olmak istiyorum. Yalnızlığını örtmek, kendi yalnızlığıma katmak, yara izlerini kendi izlerimle tamamlamak istiyorum. Seni tüketmek, başka kimseye bırakmamak, hep benim kılmak istiyorum. Çok bencilce, çok isterik ama seni seviyorum ve tüm hayatımda istiyorum seni."

Kuvars'ın gözleri kapanırken dudaklarımı onun dudaklarından çektim ve gözlerine bastırdım.

Bütün varlığına şükrediyordum ben bu adamın.

Dudaklarım gözlerinden ayrılırken yeniden o yeşilleriyle göz göze geldim. Ardından Kuvars'ın yeniden alev alev yanan bakışları dudaklarıma çevrildi ve sertçe beni belimden tutarken alt dudağımı dişlerinin arasına aldı.

Al dudağımı çekiştirerek ısırırken dudaklarımı ona karşılık vermek için araladım ve Kuvars'ın dili sertçe ağzıma girdi. Dili benim dilimi okşarken ellerimi onun ensesinde birleştirdim.

Kuvars sırtımı duvara yapıştırırken nefes nefese bir şekilde birbirimizden ayrıldık.

"O kadar güzelsin ki..." Kuvars yüzüme baktı uzun uzun, saçlarıma, dudaklarıma... Kendimi güzel bulan biri değildim. Çoğu insana göre de güzel sınıflandırılabilecek bir kız değildim. Ortalama bir boyda, kıvrımsız bir vücuda sahip, kahverengi, kısa saçlı, minyon yüzlü ve yüzünde sonsuz akadar izini taşıyacak korkunç yaralar olan bir kızdım ama Kuvars bana öyle güzel bakıyor, öyle güzel davranıyordu ki kendimi onun gözünde dünyanın en güzel kadınlarından biri gibi hissediyordum.

LALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin