Bölüm 8.1

6.8K 568 238
                                    

Duymuş olduğum sözcükler beni yerime çivilemişken elime tutuşturulmuş poşetlerden birini yere düşürdüm.

Masada oturan Alex ve ona telefondan bir şey gösteren kokoş düşen poşetin çıkarmış olduğu sesle bakışlarını bana çevirdiler.

O an yere düşen poşete baktım ve hemen eğilerek yerde aldım. "B-ben çok özür dilerim." dedim.

Alex, "Sorun de-'' derken burnu havada olan kadın cırtlak sesiyle bağırdı.

"Bu ne dikkatsizlik! O poşetin içindeki çanta kaç bin dolar senin haberin var mı?"

Tekrardan özür dileyerek birazı poşetten çıkmış çantayı geri soktum ve tutmuş olduğum diğerlerinin yanına kaldırdım. Odadan çıkacakken, "Americanom nerede kaldı?" dediğinde sesimi yükseltmemek için kendimi zor tuttum. Üstüne üstlük Alex gıkını bile çıkarmıyordu.

"Hemen getiriyorum efendim," dedikten sonra hızla odadan çıktım.

Sinirden elim ayağım titriyordu. Kucağımda tutmuş olduğum poşetler titrememden dolayı hareket ederken Layla yanıma geldi.

"İyi misin Devin?" dedi.

"Hiç iyi değilim? Bu kadın da kim böyle?" dedim kaşlarımı çatarak.

Alt dudağını dişledi. "Hepimizin korkulu rüyası. Anlaşılan seni de haşlamış." dedi.

Derin bir nefes aldım ve burnumdan soluyarak ona baktım. "Ukalanın tekiydi," dedim.

"Öyle, ama yapacak bir şey yok. Şirketin hissedarlarından biri de o, maalesef." dedi.

O an başımdan aşağıya kaynar sular indi. Yüreğimi titreten dengesiz bir patronum var sanarken, onun sapık görünümlü üvey kardeşi ve nereden geldiğini bilmediğim bir sevgilisi de eklendiğinde tam tamına üç patrona sahip olduğumu öğrenmiştim.

"Bunları nereye koyacağım?" dedim Layla'ya göz ucuyla poşetleri göstererek.

"Aman zarar gelmesin onlara, odadaki dolaba bıraksaydın keşke." dedi.

"Nasıl çıktığımı bir görseydin, bırakmaya zamanım olmadı inan." dedim göz devirerek.

Bana karşı gösterilen tepkinin özel olarak olmadığını anladığım için bir nebze içim rahatlamıştı. Anlaşılan bu kadın herkese terör estiriyordu.

Kadının isteklerini yerine getirmek için ortak kullanılan mutfağa ilerledim ve Americanosunu hazırladım. Ellerimin titremesi geçer geçmez bardağı aldığım gibi yürümeye başladım.

Kapıyı çaldıktan sonra içeri girdim. Kendinden emin adımlarımla başım dik bir şekilde onlara doğru ilerledim. Alex önündeki kağıtlarla ilgilenirken kadın telefonuyla bir şeylere bakınıyordu. Alışveriş delisi manyak parayı nereye koyacağını bilemiyor olsa gerek.

"Buyurun efendim," dediğimde kadın yüzüme bakmadan telefonuna bakmayı sürdürdü.

Alex bir an için kağıtları bıraktı. "Mathilda, kahven," dedi.

Adının Mathilda olduğunu öğrendiğim bu cadı kılıklı kadın Alex'in belirtmesiyle beni fark ettikten sonra elimde ona doğru uzatmış olduğum kahveye uzandı.

"Bir dahaki sefere tepsiyle getir canım." dedi iğneleyerek.

Cevap vermeden hızla odadan çıktım. Çıkınca ilk gözlerimin buluştuğu kişi Layla oldu. Bakışlarımızla sıkıntının büyük olduğunu birbirimize aksettikten sonra odama çekildim.

Aklımda deli sorular dönerken bu kadının ileride büyük sorun teşkil edeceğini düşündüm.

Derin nefes alarak kendimi sakinleştirdikten sonra telefonuma sarıldım. Alya'nın okulunu arayıp bilgi edinmek istiyordum. Beynimin arka planında sürekli o konu dönüp duruyordu. Ne kadar arka plana atmış gibi görünsem de kızım için endişeleniyordum.

Devin | RAFLARDA |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin