38. Bölüm

7K 375 59
                                    

Selamlaar! Karantinanıza ilaç gibi geldim jdjdj İnşallah hepinizin sağlığı ve keyfi yerindedir ve bu süreci en kısa sürede atlatırız. Şartlar zor ama kusuruma bakmayın, bölümü atlatması da biraz zor olacak gibi jsksjsk Bu bölüm ağlamayana ve rekor beğeni/yorum atmayana "okur" demiyorum, haberiniz olsun hjsdh Keyifli okumalar!

&

Bölüm ithafı Ayeentrk2 'e yapılmıştır.

(İthaflar ilk gelen yorumlara yapılmaktadır...)

&

Bir kez daha "Abi..." diyerek adeta yalvardı. Başımı iki yana sallarkense bu defa çareyi beni dürtüp bağırmakta buldu ve olduğum yere çakılmamı sağlayan o düşünceyi dile getirdi.

"Abi, Lal Hanım'a ihtiyacımız var!"

***

Yazar'dan

"Kapa çeneni!"

Gecenin sessizliğini delip geçen bu bağırışın sahibi, Yankı Aybars'tan başkası değildi. Karşısındaki Ertuğ onu, Lal'i getirmeye ikna etmeye çalışırken artık "Hayır." cevabını vermekten de başını iki yana sallamaktan da oturduğu yerde, başı ellerinin arasında, delirmiş gibi sallanmaktan da bıkmış ve çareyi kükreyerek ayaklanmakta bulmuştu. Ateş saçan bakışları adamına dönerken "Sus ulan artık! Yenge menge yok! Lal gelmeyecek! Gerekirse herkes ölecek, ama onu riske atmayacağım!" diye bağırmaya devam etti. Nefes nefese sustuğunda Ertuğ vazgeçmemişti. "Abi... Bak, yanlış yapıyorsun. Getirelim buraya, sana sözüm olsun, varımızla yoğumuzla koruruz onu. Ne olur... Gel, inat etme. Hem... Sen özlemedin mi onu? Yüzünü görmeyi, sarılmayı bırak... Sesini bile duyamıyorsun. Telefonlarına çıkmadığını biliyorum. Görmeyi hiç mi istemezsin, Abi? Düşünsene... Bir taşla iki kuş." diyerek Yankı'yı farklı bir noktadan vurmaya çabaladı. Ancak bu sözler abisini iyice delirtiyordu. Lal'e ulaşamamanın acısıyla onu tehlikeye atacak olmanın verdiği korku, birbirine eşdeğer değildi. Neden anlamıyorlardı? Yankı her şeyi yapardı. Her şeyi ve herkesi gözden çıkarırdı. Kendini bile hiçe sayardı. Lal iyi olsun, ona yeterdi. Son kez "Tehlikeye girmeyecek. Asla!" dedi ve arabasına atladı. Boş yolları arşınlarken gözlerinin önüne Lal'in yüzü gelip duruyordu. Bugün ne çok anmışlardı sevdiği kadını. Nasıl da herkesin dilindeydi adı... Nasıl da herkesin, en az onun kadar ihtiyacı vardı ona... O gülüşüne, sevgi dolu hareketlerine, işindeki başarısına ve disiplinine nasıl da muhtaçtı herkes...

"Ne zaman kaçtığımı gördün? Yanında durup sırt sırta savaştım seninle. Bu hep böyle olacak. Korkmuyorum ben." (*)

Lal'in sözleri kulaklarında çınladığında direksiyondaki elleri sıkılaştı. Başını sağa sola sallarken bir yandan da yolu kontrol etmeye çabalıyordu.

"Her şeyi engelleyemezsin Yankı. Sadece yanımda olabilirsin." (*)

Bu sefer ani bir frenle durdu yolun ortasında. Gözlerini sımsıkı yumarken kulaklarındaki sesin kaybolmasını diliyordu. Ama olmadı.

"Ben en çok Yankı'nın yanında güvende hissediyorum. Onun hayatında olmaktan korkmuyorum." (**)

Elleri direksiyona birkaç sert darbe indirirken "Yeter!" diye bağırdı ancak bu, yine de kafasının içindeki Lal'i susturmadı.

"Her zaman onun yanında olacağım. Gitmeyeceğim. Hiç..." (**)

Yakınırcasına çıkan "Yeter! Sus! Ne olur... Sus..." mırıldanmalarıyla başını koltuğun arkasına yasladı. Yüzünü acıyla buruşturduğunda sıkıca yumulan gözlerinden birkaç damla yaş süzüldü. Gözlerinin önündeki karanlıkta beliren sevdiği, "Ne yaptın sen Yankı? Neden yalnız bıraktın beni?" diye mırıldanınca onun dudakları da aynı cümlelerle kıpırdandı.

DOKTORCUM (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin