7.Bölüm: Havuz Kenarında

101K 4.8K 10.2K
                                    


Selam peri tozları!

Hemen kendinize sessiz bir köşe bulun ve hikayemize kaldığı yerden devam edin :,)

Keyifli Okumalar!

Boool bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayalım lütfen ⭐️

*

Hayatla ölüm arasındaki ince bir çizgi vardır. Ölmek en kolayı, hayatta kalmak ise savaşmayı gerektirir.

*

Mezuniyetten 4 ay önce

Yekta'nın ardından titreyerek kafeye girdiğimde Hülya Hanım'dan birkaç gün sonra başlamak için izin istemiş ve evime dönmüştüm.

Yol boyunca düşündüğüm tek şey asıl rezilliği bundan sonra yaşayacak olmamdı. Kadının önümdeki bardağa nasıl baktığını bir türlü gözümün önünden silemiyordum. Büyülenmiş gibiydi, adeta hayran olmuştu. Hem içeceğe hem de onu yaptığımı sandığım için bana...

Bu işin altından nasıl kalkabilirdim ki?

Yekta tek çözümümdü ve ondan yardım istesem de bunu yapmayacağına emindim. Davranışlarından yaptığım analizle yardım etmek bir yana dursun tek derdi beni süründürmek gibiydi. Ve bunu çok da iyi başarıyordu.

Yüzüme bile bakmayan bir insan benden ne isteyebilirdi ki?

Üzerime rahat bir şeyler giyip oyalanmadan yatağıma girdim ve defterimi dizlerimin üzerine koyup mor kalemimle yazmaya başladım.

"O çok güzel milkshake yapıyor..."

"O neden bu kadar umursamaz? Sadece beni mi umursamıyor yoksa?"

"Onun dudaklarına dokundum..."

"O neden oradaydı?"

Gülümseyerek defteri kapatıp kenara koydum. Bir an canım sıkıldı ve boş zamanında sosyal medyada gezinen yaşıtlarım gibi olmak istedim. Onlar birilerinden hoşlandığında girip profillerinde vakit geçirebiliyor, fotoğraflarına dilediği kadar bakabiliyorlardı.

Benim sosyal medya hesabım yoktu. Telefonuna bakılırsa Yekta'nın da... Ondan başka kimseyi merak etmediğim için internette gezinme ihtiyacı duymuyordum.

Saatlerce Yekta'yla milkshake yaptığımız zamanı düşünmekten başka hiçbir şey yapmadım. Hayallere dalmak uykuyu beraberinde getirdiği için kendime engel olamamış, uykum olmadığı halde uyumuştum.

Uyandığımda çoktan hava kararmış, içeriden gürültüler geliyordu. Bizimkiler gelmiş olmalıydı.

Yine bir baş ağrısıyla yattığım yerden doğrulup dağılan saçlarımı daha da karıştırarak odamın çıkışına yürüdüm.

Koridorun ışığı yüzünden gözlerimi acıyla kısıp mutfağa kadar ağır ağır ilerledim.

"Anne," diye mırıldandığımda arkası dönük olduğu için korkuyla irkilip bana döndü.

"Peri?" dedi korkulu sesiyle. "Ödümü patlattın!"

"Biliyorum," dedim sırıtarak. Korkulu yüz ifadesi komik gelmişti bir anlığına.

"Pişkinliğine de diyecek yok!" diye homurdanıp önüne döndü yeniden.

Mutfak sandalyesine kendimi atıp yayılarak oturdum ve boş boş annemin arkasından baktım.

"Anne," diye yeniden mırıldandım biraz sonra.

"Kaç gündür uyuyup duyuyorsun, hasta falan değilsin, değil mi?" diye sordu seslenişimi umursamadan.

Yalancılar ve YabancılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin