2. Bölüm: Zehir Hissi Veren Safir Mavisi Gözler

2K 111 10
                                    

1. Bölüm: Deniz İntihar Etmiş...  ( Bölüm Sonu )

Meriç bir şey demeden kardeşine sarıldı. Denecek laf yoktu çünkü. İkisi de gözyaşlarını tutamazken Kumsal daha kötü haldeydi. Suçluluk duygusuyla dolup taşıyordu. Belki, belki Deniz'e söyleseydi ailesiyle tehdit edildiğini, o zaman beraber aşabililerdi. Ama Kumsal bunu yapmamıştı. O bir yalana inanmıştı ve yalanın geri dönülmeyen bir sonucuyla karşı karşıya gelmişti.

Bir yalana inanılmıştı ve yalanın gerçeği insanı kasıp kavuran hatta mahveden bir gerçekti.

2. Bölüm: Zehir Hissi Veren Safir Mavisi Gözler

Uçuruma yaklaştı ve koca bir boşluğun altındaki kardeşine baktı. Bunu bu şekilde düşünmemişti. Kardeşi hesap sorar bağır çağırır diye düşünmüştü ama kardeşi onu çok şaşırtmıştı. Hayatı boyunca tanıdığı kardeşinin düşüncelerini ilk defa yanlış tahmin etmişti.

O zehir hissi veren safir mavisi gözleriyle acıyarak baktı ayakları altındaki manzaraya. İşte tam şuan içi çok acıdı. Kendi elleri ile kardeşini ölüme itmişti.

Kendi sözleriyle kardeşini öldürdü.

Yutkundu. Sonra içindeki o acı hisse dayanamayarak arkasını dönüp koştu. Yamaçtan aşağıya hızla  indi. İnerken kaydı ve kolunu kanattı. Ama umursamadan inmeye devam etti.

Hemen yere eğildi ve yerde cansız yatan kardeşine baktı. Elini boynuna götürdü, nabzı varla yok arası gibi bir şeydi. Sonra kanayan yüzüne baktı. İşte o zaman daha çok pişman oldu. Keşke hiç çıkmasaydı karşısına. Hemen kucakladı cansız kardeşini.

O kadar zayıf ve hafifti ki yastık mı taşıyordu yoksa bir insan mı? Hızla indiği yamaçtan yine aynı hızla çıktı. Kucağındaki bedeni arabasının arka koltuğuna yatırıp kendisi şoför koltuğuna bindi ve hızla hastaneye sürdü.

***

Hastaneye geldiği ilk saniyede arabadan fırlayıp kucağındaki kardeşiyle beraber hastane binasının içine girdi. Acele ile önüne gelen sedyece yatırdı hafif kızı. O anı tam hatırlamıyordu. Nasıl oldu nasıl gelişti tam anlayamamıştı. Kendini en sonra hastane koridorunda buldu. Kızarık gözlerle etrafına baktı.

Bunlar hayatı boyunca yaptığı planlarda yoktu. 5 yıldır plan yapıyordu ve bu o planın noktası dahi değildi. Delirmek üzereydi, neden yanındaki o sahte ciddiliklere inanmıştı ki? Neden hayatında ilk defa gördüğü insanlar için hayatının çiçeğini soldurmuştu ki? 

İçindeki bu pişmanlık sadece ama sadece o kız o yataktan kalkıp karşısına geçip hesap sorduğunda geçecekti. Belki o bile yetmezdi. Yemin etti kendi kendine.

Sen o yataktan bir kalk yemin ederim her şeyi en başından sonuna kadar noktası dahi anlatacağım çiçeğim. Ama sadece sen kalk.

Sıkıntıyla nefes aldı ve başını geriye yasladı. Bu kız bu odaya girdiğinden beri tek bir haber almıştı. O da doktorların çok fazla uğraşacakları, ellerinden geleni yapacaklarıydı ve her durumdan haberdar edecekleriydi. Başka bir şey söylenmemişti. Ama bu adam biliyordu, o kız çok ağır bir şekilde yaralanmıştı. İyileşmesi bir mucizeydi.

Bir kez daha böyle düşünülmüştü. ' İyileşmesi mucize ' denmişti ve o kız o mucizeyi gerçekleştirmişti. Peki o mucize bir kez daha gerçekleşir miydi?

Elini saçlarına götürdü ve karıştırdı. Artık iyice stres yapmıştı ve çok merak etmişti. Kızdan bir haber almak istiyordu.

***

Gözünden damlayan gözyaşlarına aldırmadan elindeki mektuba baktı bir kez daha. Satırları ezberlemişti artık neredeyse ama okumaktan vazgeçemiyordu. Belki de bir şey arıyordu. Ama ne? Veda eden mektubun bu satırlarında ne arayabilirdi ki?

Derin bir nefes aldı ve bileğindeki iki renk tokaya baktı. Bu iki renk tokatı farklı günlerde saçında görmüştü, hatta okula geldikleri son günde kırmızıyı takmıştı. Çocuk zaten kırmızı renge bayılıyordu. Onu karşısında pijamaları,kırmızı ojeleri ve saçındaki tokayla öyle tatlı bulmuştu ki içine huzur dolmuştu. Kendi kendine ölene kadar o kızın yanında kalabileceğini düşünmüştü. Ama kendisi ölene kadardı, Deniz Kızı ölene kadar değil...

Güçsüz enerji ile çıktı sınıftan hocaya ve sınıftaki kimseye aldırmadan çıktı. Yavaş yavaş indi merdivenleri. Sırf zaman çabuk geçsin, akıp gitsin diye yavaş hareket ediyordu. Arabasının kapısını açtı ve durdu. En son burada öpmüştü Deniz Kızını. O an gözünden damla yaş damladı, sinirle elinin tersi ile sildi ve arabaya bindi.

Arabayı çalıştırması ile telefon çaldı, bakmadan kapattı. Telefon bir kez daha çaldı, bu sefer kim olduğuna baktı.

Meriç Arıyor...

" Efendi-m? "

Sesi o kadar kısılmıştı ki sesini duyabilmek için ortamın çok sessiz olması gerekiyordu.

" Aras sana bur şey söyleyeceğim. Ama ne tepki vereceğini bilmiyorum. "

Kaşlarını çattı ama sonra geri düzeltti. Hiç bir tepki veremezdi. Tepki verecek gali kalmamıştı çünkü.

" Dinliyorum. "

" Abi ben şimdi çok iyi bir şekilde araştırdım. Deniz'in intihar ettiğine dair en ufak bir bilgi bile yok. "

" Ya abi nasıl haberleri olsun ki? Kız hiç bir şey demeden çekip gitti, ben bile hareketlerinden anlamadım.  Kimin nasıl haberi olsun ki? "

" Böyle bir şey diyeceğini biliyordum. Ama bir şey daha söyleyeceğim. "

" Söyle abicim söyle ama çabuk söyle işim var. "

" Ben Deniz'in nerede intihar edeceğini az çok tahmin ettim. Ve şu an ki durumuma bakarsak yanılmamışım. "

Şok içinde ne yapacağını şaşırdı çocuk.

" N-ne demek yanılmamışım? "

" Deniz'in abisinin intihar ettiği uçuruma geldim. Burada Deniz'in telefonu arabası var, yerde siyah bir hırka ve siyah bir maske var. "

" Bekle hemen geliyorum. "

*** 

Evet yeni bölüm geldi. Kabul ediyorum biraz kısa oldu. Size söz vermiştim dün atacaktım ama bir şeyler yolunda gitmedi. Zor bir dönemdeyim şuan, bölümü başlamıştım ama devamını getirememiştim. Dün baktığımda ise kafamı toparlayıp bir türlü yazamamıştım. Bugün anca vakit bulabildim ve yazabildiğim bu kadar. Bir sonraki bölüm için tarih vermek istemiyorum. Ama yazar yazmaz paylaşacağım. Söz veriyorum. Kendinize iyi bakın ve şu karantina günlerinde dışarı çıkmamaya özen gösterin.

OKULUN ARIZA KIZI 2 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin