BÖLÜM 1

11.9K 557 533
                                    

Xiao Zhan çantasındaki kıyafetleri dışarı çıkarırken kendi kendine söylendi. Okuldan erken çıkıp buraya kadar koşarak gelmesine rağmen ilk iş gününde geç kalmıştı. Yüzündeki teri kolunun tersiyle silip kıyafetlerini değiştirmeye başlamadan önce kapıyı kilitlediğinden emin oldu. Üstünden çıkardığı marka kıyafetleri onun için ayrılan dolaba güzelce astı, üzerine hiçbir leke bulaşmamalıydı. Üstüne sabahtan beri çantasının içinde beklemek zorunda kaldığı için kırışmış, özensiz t-shirtü giydikten sonra dışarı çıktı ve mutfağa gidene kadar saçlarını iyice karıştırdı. Şimdi yeterince özensiz görünüyordu.

"Xiao Zhan! Masa 23!" diye seslendi biri. "Bugün bura neden bu kadar kalabalık?"

Xiao Zhan hızla kafasını sallayıp kadının elindeki tepsiyi aldı.

Buraya daha önce de birkaç kere daha gelmişti fakat ilk çalışma günüydü ve masa numaralarını öğrenmesi birkaç gününü alacak gibiydi.

"Siparişleriniz!" dedi masadaki adamlara kocaman gülümseyerek. "Masaya bırakmam yeterli mi? Açıkçası kim ne sipariş etti bilmiyorum. "

Adamlar kendi arasında bir süre kıkırdadı, Xiao Zhan bir cevap bekliyordu ve elindeki tepsi kolunu kırmaya yetecek kadar ağırdı. Aceleyle "Buraya bırakıyorum o zaman." dedi.

"Seni burada ilk defa görüyorum. " dedi içlerinden biri ve Xiao Zhan irkilerek adama baktı.

"Yaklaşık 1-2 dakika önce çalışmaya başladım."

"Açıkçası burada ilk defa bu kadar güzel bir garson görüyorum. Neden bu gece bize katılmıyorsun?" bir diğeri cevap verdi.

"Erkekleri mi yoksa kızları mı tercih ediyorsun?"

Masadaki adamlar kendi arasında eğlenirken Xiao Zhan ne derece ciddi olduklarını ve böyle bir durumda nasıl bir tepki göstermesi gerektiğini düşünüyordu. Belki de sadece eğleniyorlardır diyerek geri çekildi. Fakat içinden, burada olmasına neden olan ve sesini çıkarmasına engel olan her şeye bildiği tüm küfürleri saydırıyordu.

"Kızları tercih ediyorum." cevapladı kendinden emin bir şekilde. Tekrar gülümsüyordu fakat bu seferki diğerleri kadar güzel değildi.

"Ah! hadi ama! Gay barda çalışan bir garsonun kızları tercih etmesi mümkün mü gerçekten?"

"Sadece herhangi bir iş olarak görüyorum. Para kazandığım sürece hiçbir şey umrumda değil."

Xiao Zhan lafını bitirdiğinde masadaki adamlardan biri onu kendine çekerek masaya oturttu. "İnsanların tercihlerinin bir gecede bile değişebileceğini duymuştum." Adam içkisini yudumlarken gözlerini dikmiş ona doğru bakıyordu. "İstediğin kadar para kazandırabilirim sana. Sadece bir iş olarak gör bunu da, karşılıkla kazanç sağlayacağımız bir iş." Adam kıkırdadı.

Zaten zengin olan birinin böyle iğrenç bir barda takılıyo olması imkansızdı. Xiao Zhan ayağındaki burberry spor ayakkabıyı satsa bile o adamdan daha zengin olurdu.

Adamın elindeki bira dolu şişeyi alıp kafasına dikledi ve masada ona aç köpekler gibi bakan kim varsa alayla gülümsedi. Hemen yanındaki adam ona dokunmak için son kez hamle yaptığında ise Xiao Zhan, yarıdan fazlası dolu olan bira şişesini adamın başından aşağı boşalttı. Masadakiler neye uğradığını şaşırmış bir şekilde ona bakarken nazik bir şekilde önlüğünün ipini çözüp onu da diğer adamın suratına fırlattı.

"Kredi kartı limitimin kaç basamaklı olduğunu bile okuyamayacak birinin bana dokunmaya hakkı olduğunu mu sanıyorsun gerçekten?" masadakiler hayretle ona bakarken adamlarla dalga geçmeye devam etti. "Sadece kıyafetlerim için bile, sizin hayatınız boyunca harcadığınız paradan fazlasını harcamışımdır."

Başından aşağı bira doküken adam ayağa kalkıp Xiao Zhan'ın üstüne yürümeye çalıştığında bu sefer Xiao Zhan da yerinde oturmayıp ayağa kalktı. Uzun boyuyla hepsine oldukça tepeden bakıyordu. "Yumruğumun tadına da bakmak ister misin?"

O sırada karışıklığı fark edip anında oraya gelen bar sahiplerinden biri Xiao Zhan'ı tutup küfürler ederek kapıya doğru sürüklemeye çalıştı. "Bir daha buraya adımı atmayacaksın. Anladın mı!"

"Ahaha! Buraya bayılmıyorum ben de zaten."

Adam tek hamleyle Xiao Zhan'ı kapıdan dışarı attı. Fakat onun buradan problem yaratmadan ayrılmak gibi bir niyeti yoktu.

"Yarım saat çalıştığım için paramı vermek zorundasın. " dağılmış üstü ile adama elini uzattı. "Yoksa seni şikayet ederim. Paramı ver!"

"Ne parasından bahsediyosun? Uzaklaş hemen buradan."

"İçeriden kıtafetlerimi alacağım o zaman. Onları size bırakacağımı mı sanıyorsun?"

"Beni daha fazla sinirlendirmeden git buradan, tamam mı? Seninle uğraşmak istemiyorum. "

"Birkaç yıl sonra tam karşınıza lüks bir bar açtığımda göreceksiniz siz. Herkese bedava içki dağıtacağım ki kimse buraya gelmesin!"

Adam kapıyı suratına kapattığında yaklaşık 0 derece olan havada, kısa kollu ve beş parasız bir şekilde dışarıda kalmıştı. Eve gitmek için taksiye binemezdi çünkü metroya verecek kadar bile parası yoktu. Geriye dönüp barın kapısına doğru hamle yaptığında ise kapının iki yanında dikilmiş bir şekilde ona bakan iri adamları fark etti.

"Bari..montumu alsaydım içeriden."

Adamlardan biri gitmesi için ona eliyle işaret yaptı. Üşüyor olmasını umursuyor gibi görünmüyordu ikisi de. Xiao Zhan olduğu yerde ayaklarını yere vurduktan sonra homurdanarak oradan uzaklaştı. Yapabileceği pek bir şey kalmamıştı ve ne kadar kızacağını bildiği halde umursamadan onu aradı. Telefonu açmasını beklerken bir yandan da reddetmemesi için dua ediyordu. Çünkü şu sıralar telefonlarına cevap vermemeyi alışkanlık haline getirmişti.

Sonunda telefondan ses geldiğinde derin bir nefes aldı.

"Ne var Xiao Zhan?"

"Ahh, aradığım için özür dilerim fakat gelip beni alır mısın?"

"Ne? Saçmalamak için aradıysan kapatıyorum, bunun için zamanımın olmadığı biliyorsun."

"Ha-hayır! Dur! Evde her şeyi anlatacağım söz veriyorum, ama şu an kendi imkanlarımla eve gelemem. Şey..Lütfen gelip beni al Yibo..Lütfen.."

"Kütüphanedeyim. Eve geçerken alırım."

"Ne zaman eve geçeceksin peki?"

"Bilmiyorum! Sınavlarımın yaklaştığını biliyorsun! Lütfen biraz daha az sorun yaratmak için çabalar mısın?"

"Tamam, bir şey demedim. Konum atacağım, eve geçerken alman için bekliyorum." Somurtarak karşılık verdi ve karşısındaki çocuk ona hiçbir şey demeden telefonu kapattı.

-2 saat sonra-

Xiao Zhan titrerken birbirine vuran dişlerine engel olamıyordu. Morarmış dudakları ile, kollarını birbirine kenetlemiş bir şekilde yolun kenarında oturmuş bekliyordu sadece. Yoldan geçenler bile ona acıyarak bakıyordu, onlara iyi görünmek için bedenini doğrulttu ve havalı bir şekilde her şeyin yolunda olduğu izlenimini vermeye çalıştı. Çünkü acınmaktan ve en çok da kuyruğunu yere indirmekten nefret ediyordu.

3 saatin sonunda aşina olduğu o motor sesini duyduğunda derin bir nefes aldı ve bedenini serbest bıraktı. Wang Yibo sonunda onu almaya gelebilmişti.

Black or White [Yizhan] ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin