"YİRMİ İKİNCİ MEKTUP"

161 15 82
                                    

Pazartesi.

Sevgili Yusuf.

Birinci oyuğumda bir deniz kızı vardı, gözyaşları onun deniziydi. Birinci oyuğumdan düştüm ikinci oyuğa, ikinci oyukta bir menekşenin gizi vardı, üçüncü oyukta açıldı bu perde, üçüncü oyuğuma ellerim de menekşe ile düştüm. Dördüncü oyuğum bir satır da gizledi bizi ve o satırı gökyüzüne uçurdum ve salıncak kurdum kendime. Oradan beşinci oyuğa düştüm, o beşinci oyukta Bulutum epeyce doldu ve aktı avuçlarımdan. Altıncı oyuğumda senin çocukluğunun uçurtmasını uçurduk. Yedinci oyukta kimsesizin kimsesi oldum. Sekizde sardunyaları yılların penceresine diktik ve çatısına kadar uzandı sardunyalar. Dokuzda başladı yanmaya oyuk. Onuncu oyukta kapandı tüm ışıklar ve ben on birinci oyuğumda gördüm yaranı. On ikinci oyukta sustu babam. On üçüncü oyukta sobalı evleri yangınından öptüm. On dörtte boyandı kaldırımlar ve on beşinci oyukta da büyütmedi Annem beni. On altıncı oyukta yaşadı ve öldü papatyalar. On yedinci oyukta sırtım çıkmaz sokaklardan yaslandım sana. On sekizinci oyukta dolaştım seninle ölü bahçede ve açtı çiçekler. On dokuzuncu oyukta çocukluğum kollarımdaydı. Yirminci oyukta trenler hep geç geldi ama çocukluğun sırtındaydı. Yirmi birinci oyukta sızladı kalbimiz. Şimdi Yirmi ikinci oyuğumdayım ve bu oyuktan sonrası yok.

Yirmi ikinci oyukta yirmi iki yol geçti üzerinden ve ben hâlâ yirmi iki yaşındayım. Çünkü seninle olan bir yirmi iki yılım vardı ve sonrası olan bir yirmi iki yılım vardı. İkisi bir ayrı ayrı bir yaşamdı ve ben birinci yirmi ikide yaşadım ikinci yirmi ikide öldüğüne yaşadım.

Şimdi karşımda ali var, avuçlarımda sana yazdığım mektuplar ve şimdi yirmi ikincisini yazıyorum. Senin için. Sırtımda Annenin şalı, üstüm başım hep toz ve biraz ölü menekşe kokuyorum. Senden gelen herşey kabulüm. Biraz da toprak kokuyorum.

Benim sana yirmi ikinci oyuğum da anlattığım bir ân vardı. Kulağıma fısıldadığın şeyi hatırlıyor musun? Ben unutmuyorum. Hergün yirmi iki mektup yazıyorum bunu sen istedin.

Kulağıma fısıldadığın, beni her defasında bayağı bir nefeslendiren o cümleler şunlardı canım Yusuf.

"Bir gün gözlerini kapadığımda ellerim hep kalbimde olacak. Bir gün gözlerimi kapadığımda kalbim hep kulağımda seni dinleyecek Nazenin. Şimdi senden bir söz istiyorum. Ben gözlerimi kapadığımda yattığım yerde bana kendini, beni, yaranı, kalbini, acını anlatmanı istiyorum. Yarım bıraktığım hiçbir kitabım yok benim lakin senin yanında olmadığım her an, seni yarım bırakmış sayıyorum. Ve sen, kendini bana anlatarak tamamla beni. Konuş ağla. Hatta. Hatta bana bu zamana kadar düştüklerinden bahset. Bahset ki, orada sen gelene kadar hazırlayayım evimizi. Biliyorsun bizim evimiz yangın ve yandıklarımızın hepsi senin anlatacakların. Bizi sev ve anlat Nazenin. Benim evimin duvarları sensin. Beni evsiz bırakmaman için, senden acılarını istiyorum. Seni seviyorum, çocukluğumuzu sev Nazenin. Bana o uçurtmayı uçurt ve o bulutu gezdir Nazenin. Nazenin çocukluğumuzu büyüt, menekşelerimizi unutma. Bizim için onları da evimizde büyüt'

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 24, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

RÂYİHAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin