32.BÖLÜM: "KALBİMDEN KALBİNE PART|2"

275 42 59
                                    

10

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

10.06.2007

En güzel duygularımın içine seni ektim. 

Sen doğ ve sen büyüdükçe büyü diye. 

Duyguların kalbimde filizlendikçe filizlensin, sevgiden kökleri içimde yeşersin diye. 

Telefonun ucundaki kişiyi orada bulmayı diliyordum. İki kere çaldı üçüncüyü zorlayıp zormalamamayı düşündüğüm sırada beklediğim sesi duydum. 

"Alo?" Cüneyt'in eskiden aşina olduğum sesi kulaklarımı doldurdu. Dolgun ve hacimliydi. "Merhaba?" Diyerek elimden geldiğince normal, sorunlardan muaf  bir ses tonuyla konuya girdim. Belki de beni unutmuş,  hatta telefon numaramı bile silmişti. Bilmiyordum. "Cüneyt, beni hatırladın mı?" Karşı tarafın bir an sessiz kalması korkutmuştu. "Hatırlamaz olur muyum seni avukat! Bir gittin okumaya, unuttun tabi buradaki esnafı!" Cüneyt küçükken babası Emin amcanın yanında, kendi fırınlarında çalışırdı. Emin amca öldükten sonra ne kadar üniversite okumak istese bile fırının kapanacak olma fikri maddi açıdan ziyade manevi olarak onu rahatsız ediyordu. Bu sebeple kendisi de üniversite hayallerine son vererek esnaf olmayı tercih etmişti.

Sözcüklerinde de son derece haklıydı. "Bu konuda san çok mahçup oldum." Dedim kelimelerimin hissi kalbimden dudaklarıma taşmış, hafif ılık atmosferin içine yayılmıştı. Arkamdaki sarışın kadının dükkanın içinde dolanan adım seslerini duyuyordum. "Bir sorun mu var?" Vardı ancak şimdi onu ortaya serersem ayıp olmaz mıydı? "Var ama ayıp olacak be Cüneyt." Cüneyt'in her ne kadar bunu dert etmeyeceğini biliyor olsam da esas dert eden kişi zaten bendim. 

"Söyle yahu! Sonra bir ara öderiz birbirimize faturayı. Buluşur helalleşiriz."

Cüneyt, bu satırlarda izi kalan güzel insanlardan biri de sensin dostum. 

"Evlenme teklifi edeceğim." Cüneyt'in öksürük seslerinin volümü gittikçe arttırıyordu. "Ne diyorsun?" Öksürmekten bir ara ciğerlerini dışarıya çıkaracağını sandım. "Sakin olsana!" Endişeden o kadar yüksek sesli bağırmıştım ki dükkan sahibinin tedirgin ve meraklı bakışlarının kuvvetli tokadını sırtımda hissetmiştim. "Bir sorun mu var?" Boynumu çevirdim. "Kusura bakmayın, bir sorun yok." Cüneyt oradan bağırmıştı. "Ne sorun yok! Dur hemen geliyorum!" Gelmesi çok güzel olurdu tabiki. "Araban var mı Cüneyt?" Cüneyt fazla uzatmak istemiyordu anladığım kadarıyla,  sadece adresi söylememi istedi. Buranın tam adresini dükkan sahibinden alıp söyledim. 

İtiraf etmek istiyordum da seni de çok özlemiştim, çiçeğim. 

Bu satırlara seni de işlememe çok az kalmıştı. Sabırla okumaya devam etmeni istiyorum.

LAVİNİA'DA SOLAN BİR GÜL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin