Evrenin henüz Dünya tarafından bilinmeyen bir gezegeninde cinayet işlendi.
Hulari'de bu cinayet bir ilkti ve Bayan Moo'ya ihtiyaçları vardı.
Ta ki, katilin Bayan Moo olduğunu söylemelerine dek bu geçerliydi.
Bu cinayeti çözmek ve kendini aklamak zor...
Evrenin uç bir noktasında, sessizliğin tüm gürültüleri bastırmış olduğu bir gezegende yaşıyordu, Bayan Moo.
Dedektifti, üstelik kariyerinde zirveleri oynayan sıradanlıktan tamamen sıyrılmış bir dedektif. Her zamanki gibi gezegeninin verdiği nimetlere şükrediyor ve Dünya adlı kayalığa imrenerek bakıyordu. Orayı ziyaret etmek, kendisinden çok daha farklı canlılarla irtibat halinde olmak istiyordu.
Şimdiye kadar kendisine verilmiş hiçbir soruşturmada başarısızlığa uğramamıştı. Yenilgi kelimesini bünyesinde barındırmıyordu. Ta ki bir gün yenilgiyi kendisi tadana dek.
Üstelik bu öyle bir yenilgiydi ki, kendi üzerine atılmış çamurlu bir lekeydi.
O işlemediği günahın vebalini üstlenmişti.
O, bir katildi.
Kimseyi öldürmeden vahşi bir cinayeti işlemişti.
Bu suçtan sıyrılabilecek miydi? Ya da o suçun kemiklerine işlediği günahın boyunduruğu altına girip kabullenebilecek miydi?
Her şey bir masaldı.
Her şey bir oyundan ibaretti.
İyilerin kaybettiği ve kötülerin kendi dünyasıyla savaştığı bir oyundu.
Kötülerle savaşmak için iyi olmaya gerek yoktu, kötülerle savaşabilmek için karanlığa ihtiyaç duyuyordu. Karanlık; saf, kötü ve şehvetli bir karanlık. Bayan Moo içindeki hırsın henüz keşfetmediği diyarlarda gezindiğini biliyordu. Bu hissiyatı tatmamıştı.
Oyun başladığında canı yanan sadece kendisi olmayacaktı...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
