Bölüm Kırk Yedi - Çınara Aşık Yaprak ve Fırtına

322K 19.1K 70.3K
                                    

Ben geldiiim!

Sizi çok fazla tutmayacağım, tek bir isteğim var o da son zamanlarda yorum sayılarımız çok iyi artış gösterdi, aynı özeni bu bölüme de gösterip beni şevke getirecek yorumlar bırakmanız.

Ve tabii ki oylamayı ihmal etmemeniz.

Herkes bölümü okumadan şu minnoş yıldızcığa dokunsun olur mu?

Vee satır aralarımız boş kalmasın. Merak ediyorum tepkileri.

Keyifli okumalar.

İnstagram: suleavlamaz

Twitter: sulisindunyasi

Twitter: sulisindunyasi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🖤

Bölüm Kırk Yedi – Çınara Aşık Yaprak ve Fırtına

Bölüm şarkıları (Karanlığın Şehri Youtube ve Spotify çalma listelerinde mevcutlar.)

Aforizmadam – Bu Kalp

Pera - Ayaz

Climb Together

Kaan Boşnak – Bırakma Kendini

Nephan'da yaşadığım en soğuk akşamlardan biriydi.

Genelde lapa lapa yağan kar bugün fırtınayla birlikte rüzgâra karışan bembeyaz bir toz bulutu gibi görünüyordu. Kuvvetli olduğu bildiğim sarsılmaz pencere titriyor, pencerenin kenarlarından içeriye ıslığı andıran korkunç sesler doluyordu. Odamın ışıkları kapalıydı, yalnızca yatağımın iki yanında bulunan komodinin üzerindeki şapkalı gece lambalarından yayılan turuncu ışıklar benimleydi. Kemanım omuzumdaydı, kışa özgü bir melodi çalmayı deniyordum usul usul, Alaz'ın yokluğunda içimi ısıtacak olan ama elbette hiçbir şey onun verdiği sıcaklığı ve güvenilirliği sunamıyordu bana. Doğum gününün, o muhteşem gecenin ardından yalnızca yirmi iki saat geçmişti fakat tüm özlemim onunlaydı.

Aşık olduğum, bunu itiraf ettiğim adamlaydı.

Bana aşık olan ve bunu itiraf eden adamlaydı.

Arşeyi yayların üzerinde gezdirirken aklımda canlananlarla tebessüm ettim. Ardından derin bir nefes alıp kendime gelmeyi bekledim.

Gözlerim aralıklı mesafelerle dikilmiş bahçe lambalarıyla aydınlatılan bahçedeki dalları yaprak döken ağaçlardan birine takıldı o sırada. Kuru dallarının gökyüzünden düşen küçük tanelerle beyaza boyandığı ağacın bir dalına tutunan yaprak dikkatimi çekti, tüm bu fırtınaya rağmen ağaca sımsıkı sarılmıştı, kopmak istemiyordu sanki. Karın kışın içinde çırılçıplak kalmış bir insan gibi tir tir titriyordu ancak asla düşmüyordu yere. Öylece ezgimi çalmaya devam ederken istemsizce anılar nüksetti zihnime, annemin anlattığı yaprak ve çınarın hüzünlü aşk masalını hatırladım; annemin sesi kulaklarımda yankılandı, çaldığım ezgi daha duygusal bir hâl aldı. Gözlerim sızladı, hikayenin duygusallığı bir yana, annemin sesini bir daha duyamayacağımın bilincinde olmak da etkilemişti beni. Fakat kalbim biliyordu ki benim ait olduğum yer burasıydı, şimdi acıyorsa döndüğüm zaman infazı gerçekleşirdi.

KARANLIĞIN ŞEHRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin