Bölüm Şarkısı // Monsta X - Got My Number
*Jimin*
Bazı anlar vardır. Tamam dersiniz, hayat bu kadar kapatsınlar dünyayı her şey bitsin. Bazı anlar da vardır ki yaşadığınızı iliklerinize kadar hisseder iyi ki dersiniz, iyi ki var oldum!
Beni tanıyorsun. Evet evet sen. Ruh halim ne tarafa çekilirse oraya gitme eğiliminde, biliyorsun. Kaç bölümdür tanışıyoruz? Ben sayamadım da.
Ne diyordum?... Hah! Yaşadığımızı hissettiğimiz anlar, evet.
Sana yemin ederim sevgili okuyucu, Taehyung ve onlarca kişi bu depodan bozma yeri bastığında tam da yaşıyor gibi hissettim. Hem de hücrelerime kadar. Beni anlamıştı çünkü. Verdiğim mesajı tam olarak anlamış ve tedbirli gelmişti.
Etrafındaki insanları tanımıyordum. Önce bir hengamenin sesini duydum ve ardından dakikalar sonra kapımız açıldı.
Taehyung içeri girer girmez ona koşup sarıldım. Onu görmek hep böyle hissettiriyordu işte. Kötü giden bir günün ardından eve ulaşmak gibiydi onu görmek.
Şimdi onun nereden topladığını bilmediğim insanlarla dolu bir arabada eve doğru gidiyorduk. Sürekli dönüp bana bakıyor, elimi bir an olsun bırakmıyordu.
"Varmadık mı hala?"
Koltukların arasında, yerde oturan Bee'ye bakıp gülümsedim. Pembe kıyafeti kirlenmişti. Kirlenen sadece kıyafetleri olsun isterdim ama maalesef ki tüm bu olaylar onun da psikolojisinde büyük yaralar bırakmıştı. Şimdi olmasa bile ilerde bunun sonuçlarını göreceğimizi biliyordum.
"Ya TaeTae! Bari sen cevap ver."
Alt dudağını düşürüp kollarını göğüsünde birleştirdi. Dönüp kıkırdayan Taehyung'a baktım. Ne kadar da güzeldi. Her şeyiyle, baştan sona kusursuz biriydi. En azından benim için.Ona baktığımda midemdeki öldüğünü sandığın kargalar canlanıyordu sanki. Evet kelebek değil, karga.
"Geldik sayılır."
"Az önce de öyle söylemiştin ve ondan öncede. Çok sıkıldıım. En azından şarkı açamazlar mı?"
Taehyung elimi bırakıp ön koltuğa eğildi.
"*Tænd for radioen, min ven, lille dame keder sig."
Geri yerine oturduğunda gözlerimi kısmış hayretle ona bakıyordum.
"Sen ne zaman Danca öğrendin?"
"Boş vaktim çok, biliyorsun."
Dudaklarını yalayıp sırıttı ve yanağımdan makas aldı.
Başımı öne eğip gülümsedim ve tekrar ona baktım. Jungkook olsa yine onlara aşıkmışım gibi baktığımı söyleyip dalga geçerdi. Bu sefer "gibi" değil direkt öyle baktığıma emindim.
Taehyung ile bir süre öylece bir birimize baktık. Sanki susarak konuşuyorduk. Sohbet ediyor, kaçırdığımız her şeyi pekiştiriyor gibiydik.
Araba durduğunda gözlerimi istemeye istemeye ondan ayırıp camdan dışarıya baktım. Gelmiştik.
"Siz gidin, ben geliyorum."
Taehyung'u başımla onaylayıp Bee'yi arabadan indirdim. Tuhaf mimarili evimiz tam karşımızdaydı. Çevrede çok ev olmadığı için içeriden çalan Mozart ezgilerini duyabiliyordum.
Belli belirsiz tebessüm ettim.Demek ki Jin hyung endişeliydi.
Çakıl taşlarında ilerleyip kapıya ulaştığımızda aynalı camdan yansımamı gördüm. Üzerimden tır geçmiş gibiydi. Saçlarımı düzeltmeye çalışırken aniden kapı açıldı ve Yoongi hyung şokla bizi süzdü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
IDYLLIC pt. 2 DEPAYSEMENT || vmin
Fanfiction"Var olan her kusursuz şeyin ardında acılar gizliydi. En sıradan çiçeğin açması için dünyanın çile çekmesi gerekiyordu." IDYLLIC serisinin ikinci kitabıdır. İlk kitaptan sonra okunması önerilir. ~ Argo, madde kullanımı ve cinsellik içerebilir. ~ E...