Bölüm 7 - ÜÇ ARKADAŞ

2.3K 277 478
                                    

Aradan geçen birkaç haftanın ardından Lan Zhan ve Wei Ying gece avına çıkmaya hazırlanıyorlardı. Bir süredir epey antrenman yapmışlardı ve Wei Ying eskisine kıyasla çok daha dayanıklı, güçlü ve kuvvetliydi. Bunun üzerine Jiang Fengmian, Yunmeng'in yakınlarında bir köyde çıkan dedikodular için onları görevlendirdi.

Söylentilere göre bu köydeki mağaralarda veya kuytu köşelerde bir süredir ölü adamlar bulunuyordu. Cesetler bulunduğunda çıplak, çürümüş ve sanki günlerdir orada bekletilmiş gibi bir görüntüye sahip oluyordu. Yalnızca erkeklerin ölü olarak bulunması köylüleri korkutmaya başlamıştı çünkü kadınlar kocalarını çalışmaya veya ormana odun toplamaya endişe duyuyorlardı.

Üstelik bu cesetlerin çıplak bulunması da ilginç bir detaydı. Henüz ortada kesin bir kanıt olmadığından Jiang Fengmian, Lan Zhan ve Wei Ying'in oraya gidip soruşturmalarını ve olayın aslını öğrenmelerini rica etmişti.

Hazırlıklar tamamlandı, gece avına çıkmadan önce banyo yapıp temiz ve rahat kıyafetler giydiler, karınlarını doyurup yanlarına bir miktar yiyecek aldıktan sonra gün doğarken yola koyuldular. Geceye kadar köye varmayı planlıyorlardı, gece olunca bir handa kalacak sabahında da araştırmaya başlayacaklardı. Böylece daha fazla insanla konuşma imkanları olacaktı.

Yunmeng'in dışına çıktıklarında epey yol yürüdüler. Hava iyiden iyiye sıcaklamıştı, kavurucu güneşin altında yürümek insanı gerçekten zorluyordu. Bir dere kenarı gördüklerinde Wei Ying, biraz dinlenip yemek yedikten sonra tekrar yola koyulabileceklerini söyledi.

Lan Zhan da epey susamış ve yorulmuştu, teklifini kabul etti. Dere kenarında oturup biraz serinlerken yemeklerini yiyorlardı.

"Lan Zhan."

"Mn?"

"Biraz konuşsana , çok sıkıcısın. Hadi bir şeyler anlat."

"Ne anlatmamı istiyorsun?"

"Bilmem," dudaklarını büzerken çenesini dizlerine yasladı. "Hiç sevgilin oldu mu?"

"Neden soruyorsun?" duygusuz sesi o kadar ruhsuz çıkıyordu ki cümleleri bir kitaptan okunuyormuş gibi duruyordu.

"Offf... Lan Zhan, sohbet olsun diye soruyorum neden bu kadar evham yapıyorsun?" Wei Ying'in bıkkın sesine dayanamayıp cevap verdi Lan Zhan.

"Hayır."

"Peki hiç öpüştün mü?" sırıttı. "Yani isteyerek... benimki sayılmaz." Göz kırptığında Lan Zhan gözlerini devirdi.

"Evet."

"Kiminle?!" Wei Ying o kadar şaşırmıştı ki heyecanla bağırdı.

"Seni ilgilendirmez." Kestirip attıktan sonra elindeki çöreği yavaşça çiğnemeye devam etti.

"Aman iyi," geviş getirir gibi ağzındaki lokmayı çevirirken gözlerini devirdi. "Peki hiç porno dergilere baktın mı? Sizin orada yasaktır böyle şeyler gerçi."

Lokması boğazında kalan Lan Zhan öksürmeye başladı. Zar zor kendine geldiğinde Wei Ying sırtına vurmaktaydı. "İyi misin?"

"Çekil," onu itip dereye doğru yürüdü. Eliyle yüzüne su çarparken söyleniyordu. "Nasıl bu kadar utanmaz olabiliyorsun aklım almıyor."

Onlar didişirken arkalarındaki ormandan sesler gelmeye başladı. Bir adamın sesi yankılanıyordu. Epey gürültülü bir sesi vardı, Wei Wuxian gibi...

Çalılıklardan üç adam çıktığında dere kenarındakiler onlara baktı. Asil görünüyorlardı, üzerilerindeki cübbeler kaliteli mallardan üretilmişe benziyordu. Bellerindeki kılıçlara bakılırsa onlar da efsuncu olmalıydı.

jiào wǒ, gege || wangxianHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin