Bölüm 8 - GECE AVI

2.5K 265 423
                                    

Dikkat: Bu bölümde Lan Qiren'in hoşuna gitmeyecek bazı şeyler olacaktır.
Fakat #teamjinguangshan olanlar gönül rahatlığıyla okuyabilirler.

Dafan Köyü'ne doğru yola çıkan ikili saatlerdir yürüyordu. Havanın kararmasına çok az kalmıştı.

"Lan Zhan, Xue Yang'ın dediklerini hatırlıyorsun değil mi?"

"Mn."

"Eğeeer..." Yürürken adımlarını yavaşlatıp ellerini arkasında bağladı. "Öyle bir durumla karşılaşırsak ne yapacağız?"

"Karşılaşmayacağız." Kesin bir sesle onu reddeden Lan Zhan adımlarını hızlandırdı. "Acele et. Hava kararıyor."

Wei Ying olayı daha fazla üstelemeden onu takip etti. Neticede Lan Zhan güçlü biriydi, onun beş duyusunu kapatabileceğine emindi. Ayrıca Wei Ying de bu konuda kendine güveniyordu. Çok zor bir şey değildi.

Yaklaşık yarım saat yürüdükten sonra uçsuz bucaksız bir araziye denk geldiler. Upuzun ve sarı-yeşil otlarla kaplanmış bu arazinin dışında yıkık dökük bir kulübe vardı. Kulübeye yaklaştılar.

"Lan Zhan, sanırım burası terk edilmiş. Burada saklanıp bekleyebiliriz."

"Öyle görünüyor." Lan Zhan etrafı incelerken tek elini belinin arkasına dayadı. Kulübe son derece eski ve aşınmış görünüyordu. Tahtalar çoktan yağmur sularıyla ıslanmış, güneşte kavrulmuş ve çürümeye yüz tutmuştu. Küf kokusuyla harmanlanan ortam oldukça havasızdı. Kulübenin içine bile girmemişlerdi ama sanki burası onları şimdiden boğuyordu.

Zaten buraya tam olarak bir kulübe denilemezdi. Kapının olduğu taraftaki tahtalar yıllar boyunca o kadar aşınmıştı ki Lan Zhan oraya yaklaşırken tereddütlü görünüyordu. Önünde balkon veya bahçe gibi bir şey yoktu. Burası muhtemelen bir ev bile değildi. Eskiden tarlaya çalışmak için gelen insanların dinlendiği küçük bir barınaktı. Arazinin kenarında tek başına, eski, aşınmış ve küflü bir kulübe.

Hava iyiden iyiye kararırken Lan Zhan yüzünü buruşturdu. "Burası kötü kokuyor, içeri girmeyelim."

Wei Ying başını salladı. "Hm, haklısın." Kulübeden uzaklaşırken sarı uzun otların olduğu yere doğru yürüdüler.

"Acaba bu çiçekler tam olarak nasıl görünüyor," burnuna dokunurken, dudakları büzülmüş, merak içinde düşünüyordu. "Eğer onları görürsek bana bırak Lan Zhan! Onlar çıplak kadınlara dönüşürlerse senin savaşman zor olabilir. Ne de olsa aran pek iyi değildir." Yanlışlıkla kıkırdarken Lan Zhan'ın sert bakışlarına ve göz devirişine maruz kaldı.

Eliyle ağzına iki fiske vururken kendini susturdu ve genzini temizledi. "Kusura bakma." Etrafına bakındı bir süre. Görünürde hiçbir şey yoktu. Sağ tarafları otlarla kaplı geniş bir arazi, sol tarafları ise aşağıya uzanan bir yokuş ve uzaktan görünen köyden ibareti. Arkalarında da eski kulübe vardı.

Yaklaşık bir saatin ardından, ikisi de sıkılmaya başlamıştı. Gezindiler, oturdular, konuştular, hatta Wei Ying bir ara sıkıntıdan egzersiz bile yaptı fakat bir şey olduğu yoktu. Otların içine dalamıyorlardı çünkü bu otlar onların neredeyse boyuna yetişecek kadar uzundu. Burası ıssız bir arazi olduğundan muhtemelen hiç biçilmiyordu, o yüzden kendi kendine uzayıp gitmişti. Onlar da haklı olarak içinde ne olduğu belli olmayan bu tehlikeye adım atmak istemiyorlardı.

Wei Ying, arkasında Lan Zhan ile birlikte seke seke ilerlerken otların arasından bir ses işitti. Hemen bu sese kulak kabartırken biraz daha yaklaştı ve otlardan birinin üzerinde narin bir şekilde kanatlarını çırpan güzel bir kelebek gördü. Gecenin karanlığında masmavi parıldayan bu kelebek anında Wei Ying'in dikkatini çekmişti. Ona yaklaşmakta çekince görmedi çünkü şu an dikkat etmeleri gereken şey çiçeklerdi.

jiào wǒ, gege || wangxianHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin