00.24

2K 227 312
                                    

Jungkook baba der demez kenetlenmiş ellerimize baktım. Tanrım şu an babasına yakalanmıştım. Zaten bende olan bu şansla bu güne kadar yaşamam bir mucizeydi. Bir balık olsaydım kesin bir vapura çarpıp ölürdüm. Tıpkı şu an karşımızda bize bakan adama yakalanmak gibi. Elimi çekmeye uğraşsam da jungkook daha da sıktı elimi. Ben ise ileri geri sallıyor bırakmasını istiyordum.
"Kıpırdanma linah. Babam insan yemiyor" sağa sola bakıp benide çekiştirerek karşı kaldırıma geçirdi. Şu an soğuk terler döküyordum.

Babası resmen jungkookun kopyasıydı. Bu yakışıklılığın sebebi demekki babasıydı. Oldukça genç görünüyordu. Bunu nasıl başarmıştı. Bir sırrı varmıydı acaba? Tanrım sanırım çıldırıyorum?

"Merhaba baba. Ne zaman döndün?" Jungkook parlayan gözlerle babasına bakıyordu. Elimi hala bırakmamıştı. Kaçacak değildim. Sadece utanıyordum işte. Bıraksan olmuyor mu Baron.
"Bu sabah döndüm. Seni aradım ama telefonun kapalıydı. Bende Taehyungu aradım. Bir kafenin adını söyledi." Gözleri beni buldu.
"Sanırım meşgulsün" kendime ne yaparsam acısız ölürdüm? Jungkooka ölümcül bakışlar atarak hızla elimi çektim. Bırakmak zorunda kalmıştı. Eğilerek selam verdim.
"Merhaba efendim." Gözleri kısılana kadar gülümsedi Bay Jeon.
"Merhaba linah" şaşkın bir ifadeyle bir Bay joona bir jungkooka baktım. Adımı biliyordu? Ama nasıl? Yüzümden ne düşündüğüm anlaşılıyor olacak ki Bay Jeon komuştu.
"Taehyung söyledi."
Bu çocuğu öldüreceğim. Hemde ilk bulduğum yerde. Elimden kimse alamayacak. Garanti veriyorum. Saçlarını tel tel yolacağım.
"Hadi eve gidelim. Yemek yer ve biraz konuşuruz" Bir adım attı Bay jeon Sonra tekrar jungkooka baktı.
"Beni kırmazsınız umarım" jungkook derin bir nefes aldı.
"Kırmayacağım ama yinede linahına sormamız gerek" Bana döndü yüzü.
"Gelirsin değil mi? Lütfen" lütfeni benim duyacağım şekilde fısıltıyla söyledi.

Daha henüz adını bile koymamıştık. Lâkin görünüşe göre Taehyungtan aldığı istihbarat kim bilir neydi ki bizi yemeğe davet ediyordu. Bay Jeon bana merakla bakıyordu.
"Lütfen bizi kırma linah. Seninle sohbet etmek istiyorum sadece" tebessüm etti gözleri kısılana kadar. Hadi ama bu kadar kibar olursanız kim hayır diyebilir ki?
"Peki efendim"

"Hadi gidelim. Ben çoktan yemekleri hazırlattım bile." Biraz ilerde duran siyah lüks bir aracın ön tarafına oturdu. Jungkook beni omuzlarımdan tutarak hafifçe ittirdi ve arabanın kapısını açarak oturmam için eliyle işaret etti. Hafifçe tebessüm ettim. Şu an acayip gerilmiştim. Daha önce platonik bir şekilde hayat sürmüş bir canlı olarak bir anda hayatıma giren birinin ailesiyle tanışıyordum. Sakin kalmam mümkün değildi. Umarım bir sakarlık yada aptallık falan yapıp rezil olmazdım.

Üzgünüm Bay Jeon ama neden karşıma çıkıyorsunuz ki? Biraz dondurma yer evime gider Sonra diğerlerine işkence edip abimle dertleşirdim falan. Yani siz şimdi hiç olmadınız. Yakışmadı bu.

Jungkook diğer taraftan binerek yanıma yerleşti ve biz onların evine doğru hareket ettik.
Bu şoförü tanıyordum. Bize araba getirendi. Şu mahalleye giderken jungkookun aslında bir şöferünün olduğunu öğrenmiştim. Işte o şoförle yine karşılaştım.
"Uzun zamandan sonra ilk defa eve geleceksin jungkook. Nasıl mutluyum anlatmam. Bunun için sanırım linaha teşekkür etmeliyim." Jungkooka baktığımda yüzünde burukça bir gülümseme oluştu. Ses etmemişti. Onunda gözleri beni bulunca anlamsız bakışlar sunmuştum. Eve gitmiyor muydu? Bu yüzden Taehyungla kalıyor olmalıydı.

Sanırım bu sefer sebebini biliyordum. O ev güzel anılarla doluydu ve özlemi acı çekmesine neden oluyordu. Emindim. Bu yüzden orada kalmak istememişti.

"Ben bir şey yapmadım efendim. Teşekkür etmenize hiç gerek yok" aynadan bizi izleyen Bay Jeona gülümsedim.
"Taehyung her şeyi anlattı. Jungkookun artık mutlu olduğunu sebebinin ise sen olduğunu söyledi" ben böyle çene görmedim arkadaş. Mahallede ki dedikoducu teyzeler bu kadar hızlı değil. Sen hangi ara gidip yetiştirdin.
"Çenesi bozuk durmamış hemen yetiştirmiş" sinirle jungkooka döndüğümde büyük gözlerle bana bakıyordu.
"Sakın bunu sesli söylediğimi söyleme" bunu söyler söylemez Bay Jeon büyük bir kahkaha attı. Gözlerimi kapatıp yüzümü buruşturdum. Ulan Taehyung. Umarım su içerken ağzındaki suyu karşındakine püskürt. Bu kişide baban olsun emi. Ne oluyorsa hep senin yüzünden oluyor.
"Şimdi anlaşılıyor jungkookun neden güldüğü. Çenesi bozuk. Haklısın Taehyungun çenesi bozuktur." Kıkırdayarak söyledi.
"Üzgünüm efendim. Içimden düşünüyordum. Bir an ağzımdan kaçıverdi." Tekrardan ufak bir kahkaha attı.
"Sorun değil."

00.00 (zero oclock)/ jeon jungkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin