Bölüm Şarkısı // Taylor Swift, Ed Sheeran - Everything Has Changed
*Jimin*
Bakın şimdi size ne anlatacağım.
Hatırlar mısınız size Jungkook'la Yoongi hyungun dairesinden bahsetmiştim. Çok güzeldi, bizim yaşadığımıza oranla harikaydı vesaire.
Evet, daireleri harika. Çatı katında oturuyorlar, dubleks bir daire ve iç dizaynı muhteşem.
Bu daire anlaşılacağı gibi apartmanın en üst katında yer alıyor. Bizim kaldığımız rezidans bozması apartman altı katlı ve zaten son beş ve altıncı katını biz kullanıyoruz. Lakin Jungkook'ların kaldıkları plaza yaklaşık otuz katlı. Evet, otuz...
Kendi apartmanımızda klostrofobi ve asansör korkusu olan ben ve benim gibi insanlar isterse asansörü kullanmadan daireye ulaşabiliyor. Fakat Jungkook ve Yoongi hyungun dairesinde bu durum ne yazık ki imkansız. Aslında imkansız değil, eğer otuzuncu kata gelene kadar ruhunuzu teslim etmek isterseniz bu durum sizin için ideal olabilir tabi.
Kısacası ben, Jungkook ve Yugyeom asansörde kaldık.
On beş dakikadır yardımın gelmesini bekliyor olmakla beraber kalan son dilim akıl sağlığımı yitirmek üzereyim.
"... Hayır zaten ben olmuşum sırılsıklam bana diyor ki ıslanmadın değil mi?"
Yugyeom ve Jungkook sanki çok normal bir an yaşıyormuşuz gibi asansörün zeminine oturmuş sohbet edip kahkaha atıyorlardı. Ben de köşeye sinmiş panik atağımla boğuşuyordum.
"...O zaten küçükken de öyleydi. Hatırlıyor musun bir-"
"Su-suyu uzatır mısın Kook?"
Jungkook dönüp bana bakmadan şişeyi uzattı ve yarım kalmış lafına kahkahalarıyla devam etti. Titreyen elimle uzanıp aldığım su şişesini alırken tek düşünebildiğim boğazıma sarılmış görünmez ellerin sıktığı boğazımdı. Su şişesini açmaya çalışırken -ki açamadım, şişe elimden kayıp yere düştü ve sesi tabuttan farksız asansörü doldurdu.
Bu ses diğer iki salağın dikkatlerini bana vermesini sağlamıştı.
"Merlin'in sakalı aşkına! Kusacak gibisin."
Jungkoook Hoseok hyungumsu bir tepkiyle yüzüme bakarken ondan biraz daha mantıklı olduğunu düşündüğüm Yugyeom bana yaklaştı ve sarıldı. Tamam buna anlam verememiş olsam bile iyi hissettirmediğini söyleyemezdim.
Bir kaç saniye sonra sarılma sonlandığında kötü hissetmeye tekrar dönmüştüm.
"Daha iyi misin?"
Başımı iki yana sallayıp derin bir nefes almaya çalıştım ama işe yaramadı.
"Bir de ben sarılayım."
Jungkook sarılmak için atıldığında onu geriye ittirip sinirle yüzüne baktım.
"Bana sarılmak yerine birilerini ara ve çıkar bizi buradan!"
"İlk aradığımda hemen geliyoruz dediler ve sende duydun."
"Tamam kavga etmeyin. Başka birini arayalım öyleyse bizde. Kookie telefonumu uzatır mısın?"
Yugyeom'un sakin sesi sakinleşmeme yardım ediyor olsa bile endişe hala oradaydı.
Anlamıyorum, bu iki 97'li hem nasıl bu kadar iri olup aynı zamanda korkusuz oluyorlardı? Bakıldığında ben onlardan büyüktüm, yani sadece yaş olarak. Yugyeom ve Jungkook beni çiğ çiğ yiyebilirlerdi ve kimse de engel olamazdı. Onların düşmanı yerine dostlu olduğum için şanslı saymalıydım sanırım kendimi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
IDYLLIC pt. 2 DEPAYSEMENT || vmin
Fanfiction"Var olan her kusursuz şeyin ardında acılar gizliydi. En sıradan çiçeğin açması için dünyanın çile çekmesi gerekiyordu." IDYLLIC serisinin ikinci kitabıdır. İlk kitaptan sonra okunması önerilir. ~ Argo, madde kullanımı ve cinsellik içerebilir. ~ E...