BÖLÜM 27

3.3K 311 242
                                    

Hava gittikçe kararmaya devam ederken, Xiao Zhan orada, yatağın üzerinde uzun süre dinlendi. Gözlerini Yibo'dan bir saniye bile ayırmıyordu. Uyurken titreyen kirpiklerine her baktığında ona ne kadar aşık olduğunu hatırlıyor, duygularını bastırmakta zorlanıyordu.

Yibo yere oturup başını Xiao Zhan'ın uzandığı yatağa yaslamış, günün en keyifli uykusunu çekiyordu. Xiao Zhan dakikalardır izlediği bu güzel manzaraya daha fazla kayıtsız kalamayıp, elini Yibo'nun kafasına götürerek nazikçe saçlarını okşamaya başladı. Yibo başını keyifle hareket ettirip gülümsedikten sonra güzellik uykusundan uyanıp ani bir hareketle başını kaldırdı.

"Xiao Zhan! Sen.."

Xiao Zhan hemen Yibo'nun ağzını kapatıp kafasıyla, arka koltukta uyuyan ve görevi muhtemelen onu gözlemek olan çalışanı işaret etti. Şu an onun uyanmasını ve tüm evi başına toplamasını istemiyordu. Dünden beri yaptığı onca şeye rağmen Yibo yanından ayrılmamıştı. Şu an zaten bulunabileceği en iyi durumdayken evdekilere neden çilek yediğinin hesabını vermek istemiyordu. Zaten onlara sunabileceği tek bir bahanesi bile yoktu ve bunu düşünmek için zamana ihtiyacı vardı.

Xiao Zhan elini, sinir ve korkunun harmanlandığı garip bir ifade ile ona bakan Yibo'nun ağzından yavaşça çekti. Kalp atışları neredeyse yattığı yerden bile duyuluyordu. Xiao Zhan, her şeyin yolunda olduğunu söylemek yerine sadece gülümsediğinde Yibo'nun gözlerindeki tedirgin bakış yerini sonsuz merhamete bırakmıştı. Ona karşı hissettiği güzel hiçbir duygunun sınırı yoktu, sinirlilik hali ise Xiao Zhan'ın yüzünü gördüğü an parçalara ayrılıp toz oluyordu.

"Gerçekten iyi misin?" diye fısıldadı, Yibo. Bir yandan da arkalarındaki koltukta uyuyan kadını gözlüyordu. "Beni çok korkuttun."

Xiao Zhan, konuşmamak için hemen yanındaki telefona uzandı ve not kısmını açarak bir şeyler yazdıktan sonra ekranı Yibo'ya uzattı.

[ İyiyim ama daha iyi olmamı istersen beni öpmeyi deneyebilirsin. ]

Yibo, Xiao Zhan'ın elini alıp kendi yüzüne götürdükten sonra koluna sarılarak hâlâ bunu yapabiliyor olmasına şükürler etti. Daha sonra sırayla bileğini, avucunun içini, baş parmağını ve elinin dışını öptü. Oldukça nazik hareket eden nemli dudakları her öptüğü yerde bir süre oyalanmış ve anın tadını çıkarmıştı.

"Bana o çileği yanlışlıkla yediğini söyle, Xiao Zhan. Ya da canın çok çektiği için, alerjin olduğunu unuttuğun için..bilemiyorum. Ama sakın bana her şeyin farkında olduğunu söyleme."

"Ah, evet! Öyle diyebiliriz. Sadece canım çok çekmişti ve ona karşı koyamadım."

Yibo dönüp arkadaki kadını tekrar kontrol ettikten sonra fısıldayarak konuşmaya devam etti.

"Alerjin olduğunu çok uzun zaman önce fark etmişsiniz. O zamandan sonra neredeyse tadını bile unutmuş olmalısın. Canın tadını hatırlamadığın bir şeyi mi çekti gerçekten?"

Xiao Zhan kendinden emin bir şekilde kafasını salladı. "Evet. Bir taneden bir şey olmaz diye düşündüm."

"Bir tabak yemişsin, Xiao Zhan! Ne bir tanesi."

Yibo istemsizce sesini yükselttiğinde Xiao Zhan tekrar ağzını kapatarak endişeyle yüzünü buruşturdu. Onu kendine doğru çektiğinde Yibo hazırlıksız yakalanmış ve dizini sert bir şekilde yere vurarak daha büyük bir ses çıkarmıştı. İkisi de gürültülü bir kahkaha atacakken son anda kendilerine engel olmuştu. Xiao Zhan Yibo'nun kulağına eğilmek yerine onu biraz daha kendine doğru çekmeyi tercih etti.

"Gece benimle, burada kalmayı kabul edersen neden böyle bir şey yaptığımı anlatırım..ve bir de kızmayacağına söz verirsen tabii ki."

Yibo yarım ağız gülümsedikten sonra Xiao Zhan'ın kulağına eğildi.

Black or White [Yizhan] ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin