LÂCİVERT | ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ♤ YAPRAKLARINI DÖKEN ÇINAR AĞACI

170K 9K 6.3K
                                    

21.07.2020

Okuduğunuz saati paylaşır mısınız?

Merhaba lâcivert çiçeklerim,

Yoklamamızı alıyoruz, herkes burada mı?

Uzun ve doyurucu bir bölüm olduğunu düşünüyorum. Bu kez baştan sona yazar anlatımıyla yazdım. Diğer karakterlerinde iç dünyalarına böylelikle değindim.

ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

YAPRAKLARINI DÖKEN ÇINAR AĞACI

YAPRAKLARINI DÖKEN ÇINAR AĞACI

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Akif Karan güç bela kollarına tutunan narin parmakların gücünü yitirip teninden ayrılışını izledi. Verdiği acı haberin ardından genç kadının anbean yıkılışını görmek ona tarifi zor bir kalp ağrısı yaşatmıştı. Sanki onun canı yandıkça Akif daha çok yanıyordu. Onun gözlerinden yaşlar süzüldükçe kalbini dikenli teller sarıyor ve kanatıyordu.

Berceste'nin incecik belini dizleri bükülüp yere yığılmadan evvel kavrayıp gövdesine yasladı. Geniş gövdesine yaslanan hafif bedeni iyice sinesine çekti. Genç kadının ayakta duramadığına kanaat getirince ayaklarının kendi ayaklarının üzerine basmasını sağladı. Kaburgalarına değen hızlı kalp atışlarını hissettiğinde yutkundu. Kalbi patlayacakmış gibi atıyordu. Berceste'nin içini kaplayan korkuyu ve hüznü almak istiyordu. 

Narin dudakların arasından içli bir "Ah..." döküldü. Ciğerinden bir şeyler sökülürmüş gibi... Berceste ölüyor gibiydi. Neydi bu yaşadıkları? 

Saf acı vardı. Hayatı boyunca hep yalnız başına yüklenmişti matemi. Ölüm nedir bilmezken tadarak öğrenmişti. Tıpkı şu an olduğu gibi.

Akif Karan göğsünde, kalbine doğru meyleden başın arkasına büyük elini koyarak ipeksi saçları okşadı. "Baba," dedi sinesinde yuvalanan kadın acıya boyanmış olan zayıf sesiyle. "Sen yoksun yine ölüm var,"

Akif Karan çenesini eğerek genç kızın başının tepesine yasladı. Burun kanatları içine çektiği nefese karışan çiçek kokusuyla genişledi. Onun kalbini kıran ne varsa hepsini yok etmek istiyordu. Öyle narin bir kalbi vardı ki hemen kırılıveriyordu.

Berceste avuç içini Akif'in göğsüne bastırdı, yaslı durduğu bedene daha çok tutunma ihtiyacı hissetti. "Yapayalnız kaldım," diye fısıldadı. "Bu acıyı da babam olmadan tattım,"

Yanaklarına süzülen yaşlar yere düşmeden Akif Karan'ın kazağına akıyordu. Onun yaralarına merhem olacağına söz veren yüreği güzel asker sözünü yerine getiriyor ve inci tanelerine de yara bandı oluyordu.

KOYU LÂCİVERT SEVDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin