üç

3.3K 336 105
                                    

üç: magic shop


Üç gün.

Lanet olasıca üç gün.

Kim Namjoon denen herif Seokjin'e en erken üç gün içerisinde buluşabileceklerini söylemişti. Peki benim bu yavruyla ne yapmam gerekiyor, diye mızmızlandı içinden, telefonun karşısındaki, daha yeni tanıştığı adama mızmızlanamazdı.

"Elinizde çok ilginç bir hibrit türü olduğunu düşünüyorum, Mr. Seokjin." Adamın sesi derin geliyordu; bala batırılmış gibi kalın ve hafif hırıltılıydı. 

"Hangi cevabı vermemi istersiniz?" dedi Seokjin, ne diyeceğini bilemeyerek. "Ya da hangi cevap birazdan eli silahlı adamların evimi basmasına sebep olmayacak? Ve ayrıca lütfen bana Seokjin-ssi deyin."

Karşıdan ince bir kahkaha yükseldi. "Ben öyle biri değilim, Seokjin-ssi. Hibritleri bulup sahiplerinden ayırmıyorum. Sadece-"

"Hibritler hakkında bilgilisiniz, evet, Yoongi-hyung söyledi." 

"Şu an Singapur'da, bir arkadaşımla iş gezisindeyim. Ama üç gün sonra geri döndüğümde sizinle buluşmak çok isterim, Seokjin-ssi, evinizde kim olduğunu merak ediyorum."

"Yanlış anlamazsanız evimde değil de bir kafede buluşmayı tercih ederim." Seokjin istemese de sesinin tedirginliğini yansıttığını biliyordu. Üç gün boyunca yavru kaplanla ne yapacağını, daha kötüsü ise üç günün sonunda o adamla buluştuğunda ne duyacağını bilmemenin gerginliğini iliklerinde hissediyordu. 

"Ah, benim hatam, özür dilerim. Tabii ki de bir kafede buluşabiliriz Seokjin-ssi, ben sadece hibriti dışarı çıkarma konusunda isteksiz olacağınızı düşünmüştüm."

Seokjin adamın içten gelen sesiyle yumuşadığını hissetti. "Hibriti dışarı çıkarmayacağım zaten. Daha... daha çok küçük ve ona nasıl bakacağımı bile bilmiyorum. Yoongi hyung en fazla bir yaşındadır dedi ve ben- Ah, Tanrım, söyleyeceğim." Daha birkaç dakika öncesinde hibritin ne olduğunu söylememek konusunda ısrarcı olsa dahi şimdi gerginliği yüzünden bir şeyler söylemek zorunda gibi hissediyordu. "Elimdeki bir kaplan hibriti, Namjoon sunbaenim, hem de daha yavru bir kaplan."

Karşıdan uzun bir süre ses gelmeyince Seokjin endişelendi ama en sonunda duyduğu, "Aish, işte bu yeni bir şey," cümlesi onun yutkunmasına sebep oldu. "Kaplan hibritler çok ender rastlanır canlılardır Seokjin-ssi, kedi ve köpek hibritlerin aksine. Lütfen ama lütfen elinizdeki yavruya dikkatli bakın. Üç gün sonra sizinle görüşmek için sabırsızlanıyorum."

Ve böylece telefon konuşması bitmişti. Seokjin şimdi salondaki bej rengindeki kanepeye uzanmış, boş boş tavana bakıyordu. Neredeyse, neredeyse yavrunun varlığını unutup uykuya dalacaktı ama çok hafif bir prrr sesi dikkatini dağıttı. Kafasını sola çevirdiğinde yerde durup kendi patisini yalayıp mırıldanan kaplan yavrusu gülmesine sebep oldu.

"Ne kadar da tatlısın sen," dedi birden bire yumuşayarak, kaplan yavrusu adlandıramayan gözlerle ona bakarken yattığı yerden doğrulup yavru kaplanı altından tutarak havaya kaldırdı. Kaplanın lila gözleri yakından çok daha ihtişamlı görünüyordu ve Seokjin ellerinin arasındaki yavrunun sıcaklığıyla birden bire kendini ılık bir ilkbahar esintisi gibi hissetmişti. "Merhaba..."

Yavru hala ona o inanılmaz tatlı bakışlarla bakıyordu. Seokjin dudaklarını büzdü. "Üç gün boyunca benimlesin..." Derin bir nefes çekti, yavruyu yere bıraktığında yavru geniş odada dolanmaya başlamıştı. Yeni çıkmaya başlayan sivri patileri ahşap parkede tak sesleri çıkararak hareket ediyordu, sanki aradığı bir şey varmış gibi mutfakta oyalanıyordu. "Aç mısın?" Duraksadı. "Neden soruyorum ki, cevap dahi veremeyeceksin. Elbette açsın."

dandelion || taejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin