Onuncu Bölüm

543 57 30
                                    

Hep evde olduğu için postayı dağıtma işi ile Beth uğraşıyordu. Temmuz ayında bir gün yine elleri kolları mektuplarla, paketlerle dolu olarak eve geldi ve bunları dağıtmaya başladı.

"İşte çiçeklerin anneciğim," dedi onları vazoya yerleştirirken. "Laurie sana çiçek göndermeyi hiç unutmaz. Bayan Meg March bu mektup size. Ve bir de eldiven teki var."

"Nasıl olur? Ben bir çift eldiven bırakmıştım orada. Oysa burada bir teki var," diye söylendi Meg gri pamuklu eldivenine bakarak. "Diğer tekini bahçede düşürmedin ya?"

"Hayır, orada sadece bir tane olduğundan eminim."

"Her neyse, belki diğer teki de bulunur. Benim mektubum Almanca bir şarkının sözlerinin çevirisi," dedi Meg. "Bu Laurie'nin el yazısına benzemediğine göre sanırım Bay Brooke yazmış."

"Bu mektuplar da Jo'ya gelmiş," dedi Beth.

Jo'nun mektuplarının ilki annesindendi.

Sevgili kızım,

Öfkeni kontrol altına almak için göstermiş olduğun üstün çabaların sonucunda, ne kadar başarılı olduğunu gururla izlediğimi belirtmek istedim. Devam et bebeğim. Böyle sabırla ve cesaretle devam et.

Seni çok seven annen.

"Bu harika!" diye bağırdı Jo. "Ah anneciğim, sen bana yardım ettikçe tabii ki gayret edeceğim."

Sonra ikinci mektubu okumaya başladı. Bu da Laurie'dendi.

Sevgili Jo,

Yarın beni ziyaret etmeye kızlı erkekli bazı İngiliz misafirler gelecek; Vaughan'lar. Hava güzel olursa Longmeadow'da çadır kurup piknik yapmak istiyoruz. Ateş yakıp çingeneler gibi eğleneceğiz. Gelenlerin hepsi çok iyi insanlardır ve bu tip eğlenceleri severler. Öğretmenim Bay Brooke da geliyor. Sizin de bizimle birlikte olmanızı istiyorum. Ne pahasına olursa olsun Beth'i mutlaka getir. Yemek işini hiç düşünme, ben her şeyi halledeceğim. Yeter ki siz gelin.

Sevgiler
Laurie.

Jo, hemen Meg'e haberi vermek için yerinden fırladı.

"Gidebiliriz değil mi anneciğim?" diye sordu. "Hem Laurie'ye de yardımcı oluruz."

"Umarım bu Vaughanlar öyle pek soylu kişiler değillerdir," dedi Meg. "Onlar hakkında bir şeyler biliyor musun Jo?"

"Yalnız dört kişi olduklarını biliyorum. Senden daha büyük olan Kate diye bir kız, aşağı yukarı benimle yaşıt olan Frank ve Fred adlı ikizler ve bir de dokuz on yaşlarında Grace adlı kız kardeşleri. Laurie, onlarla seyahatte iken tanışmış. Oğlanları çok sevmiş, yalnız Kate'den çok hoşlandığını sanmıyorum." Sonra Beth'e dönerek, "Sen de geleceksin değil mi?" diye sordu.

"Eğer oğlanlar benimle konuşmaya kalkışmazlarsa gelirim."

"Bu konuda sana söz veriyorum."

"Laurie'yi memnun etmek isterim. Bay Brooke'tan yana da hiç korkum yok. Çok kibar bir adam. Ama ne oyunlara katılırım ne de şarkı söylerim. Kimseyle konuşmak da istemiyorum. Ancak bu koşullarda gelebilirim."

"Aferin sana!" dedi Jo. "Yavaş yavaş utangaçlığını yenmeye başladın. İnsanın kendi kusurlarıyla savaşması hiç kolay değildir. Hep takdir edildiğini bilmesi gerekir. Değil mi anneciğim?" Sonra annesini yanaklarından öptü.

"Bana da Bay Laurence'dan, bugün hava kararmadan gidip ona biraz piyano çalmamı rica eden bir not gelmiş," dedi Beth.

Jo, "Hadi bakalım şimdi herkes işinin başına," diye araya girdi. "Bugün bütün işlerimizi bitirelim ki yarın eğlenirken kafamız rahat olsun."

Küçük KadınlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin