10.Bölüm: KABULLENİŞ

496K 32.3K 63K
                                    




Florance And The Machine - Heavy In Your Arms






Her insanın hayatında dönüşü olmayan dönüm noktaları vardır. O ilk noktaya ilk bilinçle işlediğim cinayetle girmiştim ve her cinayette daha çok içe çekilmiştim. Şimdiyse son hızla giden, freni patlamış bir araba gibiydim asla durduramıyordum içimdeki canavarı. Ve çarpana kadar da durmayacaktı.

Çarpmış mıydım?

Karşımdaki adamı öldürmemiştim ama benim için o da bir dönüm noktasıydı. Ya o beni öldürecekti ya ben onu, ortası olmayacaktı.

Özlemden burun ucumu sızlatan ablam karşımdaydı, koca dünyaya sığdıramadığım ablamı küçücük ekrana sığdırmışlar ve bir silah doğrultmuşlardı.

"Seni öldürürüm." Dedim buz gibi sesimle. "Onun canını ortaya koyup beni parmağında oynatamazsın sen Alanguva!" Dedim yükselen sesimle.

Keyiflendi daha da.

"Onun canına kast eden canını alırım." Kafasını olumlu anlamda salladı ağır ağır.

"Bu kabul ettiğin anlamına geliyor, esareti?" Esaret dediği tam olarak sınırları neydi bilmiyorum ancak onun için bir şeyler yapmamı isteyecekti ve buna beni çıldırtmak için esaret diyordu.

"Hayır, ben kabul etmeyeceğim sende o nişancını derhal geri çekeceksin."

"Öyle mi?" Dedi keyifle. "Nasıl olacakmış bu?"

"Onun kılına zarar verirsen, kimseyi yaşatmam!"

"Karşımda, elin kolun bağlı duruyorsun. Ne yapabilirsin ki?" Bunu gerçekten merak ediyormuş gibiydi, kudurtmak için sormamıştı.

"O yaşamazsa, benim yaşamamın da V'nin yaşamasının da bir önemi kalmaz. O senin tek kozun, tek kozunu yok edemezsin. Edersen hiçbir şansın kalmayacağını adın gibi biliyorsun." Bu demekti ki eğer onu öldürürsen, V'de ölür.

Ekranda ablamın yanına, tanıdık bir sima yaklaşıyordu. Kaptan, ablamı almaya gidiyordu. Arabasını biraz geride park etmiş ve yürüyordu. Ancak Alanguva daha fazlasını izlememe izin vermedi. Ekranı kapattı. Kolundaki saate yaklaştırdı dudaklarını.

"Geri çekil." Hemen ardından saatin dokunmatik ekranına dokundu.

Pusat bizi izliyordu hala bir köşede. "Bu mu yani? Dedi ve geri çekildin." Beyni yetmiyordu Alanguva'yla aramızdaki sohbete, yargılamıyordum herkes zeki olacak diye bir kaide yoktu zaten.

"Kendinizi güçlü mü sanıyorsunuz siz?" Dedim yaşadığım rahatlamayla. Kaptan ablamı korurdu, tabi Alanguva'ya ne kadar dayanırdı orası da meçhuldü.

"Değil miyiz?" Dedi Ateş, sakince.

"Değilsin, değilsiniz. Kaç kişi gönderdin beni yakalaması için? Kendin çıksaydın ya karşıma. Yaptığın çok onursuz bir hareketti, sonra bir de bir halt başarmış gibi karşıma çıkıp böbürlendin. Senin daha şerefli bir adam olduğunu düşünmüştüm." Küfürsüz hakaretlerim karşısında sinirlendiğini görmek çok kolaydı.

Kaşları derince çatılmış, siyah gömleğinin altındaki kaslı kolları belirginleşmiş ve solukları hızlanmıştı.

"Bu onursuzluk değil. Sen bana bir savaş açtın ve ben karşılık verdim."

"Ben tek kişilik bir savaş başlattım. Sen bir ordu çıkardın karşıma. İsteseydim yüz adamla suikast kuramaz mıydım sana? Emin ol kurardım ama ben karakter sahibiyim. Her ismimin bir karakteri var, her yüzüm sizden bin kat daha şerefli."

ATEŞPARE (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin