2

590 45 20
                                    

Duyduklarından sonra kendine gelmeye çalışan Xiao Zhan buna ihtimal vermek bile istemiyordu. Resmen saçmalıktı.Sevdiği adamın bu tarz olayların içinde bulunması düşüncesi bile yeterince  kötüydü. Aklından bunları geçirdiği için kendine lanet ediyordu.

Buz gibi olan o soğuk bakışıyla ''Sen ne dediğinin farkında mısın?'' Diye memura bağırmış, bir anda karşısındaki adamın korkudan titremesine yol açmıştı. Memur soğuk soğuk terler dökerken ne diyebilirdi. Kendi de az da olsa tanıyordu onu. Belki bir-iki defa konuşmuşluğu bile vardı.Karşılaştıkları zaman kedisine karşı o kadar sevecen, sıcak kanlı davranmıştı ki, karıncayı incitemeyecek kadar iyi biriydi. Nasıl böyle birşey yapabilirdi. Bunlar geçmişti aklından karşısındaki buz dağı kadar soğuk gözlerin içine bakarken. Her ne kadar ifadelerini dışa vuramasa da.

Xiao Zhan iyice sinirlenmiş etrafta ki Olay Yeri İncelemede ki polis memurlarına bağırıyor, işlerini doğru düzgün yapmaları için emirler yağdırıyordu. Herkes onu ilk defa bu kadar sinirli görüyordu. Yüzü sinirden kıpkırmızı olmuş, gözleri ise yangın yeri kadar alev almıştı...

Alev alev olan gözleri ağlamamak için kendini zor tutarken, orada durmak onu daha da sinirlendiriyordu. Yanında ki memura yandan tek bir bakış atmasıyla memur hemen anlamış Xiao Zhan'ın çantasını alarak dışarı doğru yönelmişti. Tam çalışma odasının kapısına  geldiğinde tekrardan memura dönmüş, olmamasını ister gibi bir kez daha  sormuştu.

''Emin misin?'' dedikten sonra biraz duraksamış ardından;

''O olduğuna emin misin?'' diye tekrardan sormuştu. Alacağı cevap karşısında ne kadar çok emin olsa da, o olmaması içinden tanrıya yalvarıyordu.

''Evet efendim. Emin olmak için sistemi üç sefer kontrol ettim.''

Aldığı cevap karşısında tamamen kaskatı kesilen bedeni adım atmakta bir hayli zorlanmıştı. Tüm gücü tükenmiş, konuşmak için kendini aşırı zorlamıştı. Çıkan kısık ve boğuk sesiyle memura;

''Tekrardan bak. Bütün prosedürü eksiksiz baştan uygula. En kısa zaman da raporu masamda görmek istiyorum. Ve otopsi raporunu da.''

Başıyla onaylayan memuru gördükten sonra kapıya doğru yönelen Xiao Zhan merdivenlerden hızlıca inmiş, evin kapısından çıkarak kendini zar zor bahçeye atmıştı. Artık bacakları onu taşıyacak güçte değildi. Titremesini durduramıyor, göğsünü sıkan o acıdan nefes bile alamıyordu.

Başını gökyüzüne doğru kaldırmış, derin bir nefes almak için dudaklarını aralamıştı. O anda gözünden akan bir damla yaş yanağından aşağı doğru süzülürken dudaklarına ulaşmıştı. Zar zor nefes almak için araladığı dudaklarına...

O tuzlu gözyaşı  dudaklarında yayılırken kalbiyle aklı arasında kalmış, düşünceler içinde zorla verdiği nefes arasında onun adı çıkmıştı dudaklarından.

''YİBO''

Adı şimdiye kadar binlerce kez çıkmıştı o dudakların arasıdan. Yıllardır o sevdiği adam o dudaklara aşk olmuştu, merhem olmuştu. O dudaklar Yibo'nundu. Ona aitti. Onu öpüp her  zaman sevdiğini söylediği  dudaklar şimdi adını farklı bir şekilde söylüyordu.

Canı yanıyordu. Hemde çok yanıyordu. O adam ona nefesti. Her daim nefessiz kaldığında aldığı nefesiydi. Şimdi nasıl olurdu da onun nefesi gidip başka bir adamın nefesini alabilirdi. Hemde sonsuza kadar...

Ölüm... Kesinlikte onun yapacağı bir şey değildi. Kendi parmağı kanasa feryatlar yakan adam gidip başka birinin kanında mı boğulacaktı. İmkansızdı. Yolda gördüğü yaralı bir kediyi kandan korkmasına rağmen kucağına almış, onu yaşatmak için her şeyi yapan adam o elleriyle başka birinin yaşamına son mu verecekti? Güldü Xiao Zhan. Sessizce, dudaklarının kenarı hafifçe kıvrılacak şekilde güldü.

ARE YOU KILLER [YIZHAN]✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin