AİLE

13.6K 1.9K 242
                                    


Müdür "Yurt daha açılmadı. En fazla okuldan bir hafta öncesinde gelip kalmaya başlayabilir." Dedi ve ekledi "Ama okul açılana kadar yemek verilmeyecek.". Babası bunu duyunca gözleri fal taşı gibi açıldı. Ama şaşkınlıktan değildi elbette. Daha çok sinirlenmiş gibi bir hali vardı "Bu çocuklar nerede yemek yiyecekler peki?" diye sordu. O zaman müdür "Kendi cebinden yer içerler." Dedi. Babası bu cevabı hiç beğenmedi. Müdüre olan bütün samimiyetini kaybetmiş görünüyordu.

Müdürse yalan söylemiş gibiydi. Mert sevinçliydi. Ailesinden uzağa gelmek istiyordu ama ortalıkta hiçbir öğrenci yokken bu koca yurtta ne yapacaktı bir başına? Babası Mert'e ödeyeceği biletin ücretini düşünerek yurttan ayrıldı. O parayı cebinde kalacak diye hesaplamış sonra harcaması gerektiğini öğrenince adeta yıkılmıştı.

Yokuştan aşağı inerken Mert lise yolundaki yokuşu hatırladı. Ona küfür ediyordum şimdi daha kötüsü karşıma çıktı diye düşündü. Bu yokuş lise yolundakinden çok daha kötüydü. Üstelik sadece fakülteye çıkan yol da değildi. Şehrin sahil kısmı hariç, neredeyse hepsi böyle inişli çıkışlıydı. Mert bunu hiç sevmedi. Yokuştan aşağı doğru inmek bile yorucuydu onun için.

Yokuştan inmenin en güzel tarafı karşıda olanca güzelliğiyle duran, lacivert gülümseyen, beyaz köpüren denizdi. Denizin bu kadar yakında olmasına sevindi. Geldiği ilk günler mutlaka deniz kenarına gelecekti. Kayalıkların üstüne oturup denizin tuzlu kokusunu ve yosun kokusunu duymak istiyordu. Belki denize karşı otururken bir de bira biçerdi. Zira deniz kenarında içilebilecek en güzel içecekti.

Tekrar otobüse bindiler ve otogara doğru yol aldılar. Babası parayı bu kez direk muavine verdi. Muavin onlara iki bilet verdi. Babası "Bununla tekrar biniliyor mu acaba?" diye sordu. "Hayır, o tek kullanımlık bilet." Dedi Mert. Babasının her şeyi maddiyata bağlamasına sinir oluyordu. Açıkçası bundan çok sıkılmıştı. Bir süre sonra da tahammül edilemez bir hal alıyordu.

Her kuruşun hesabını yapmakla zengin olamayacağını birinin ona anlatması gerekiyordu. Aslında Mert bunu birkaç kez denemişti. Ama sonuç hep hayal kırıklığıydı. Babası bu konuda değişime duvar örmüştü. Para onun için çok değerliydi ve asla gelişigüzel harcanamazdı. Her kuruşu özenle ve hesabı yapılarak harcanmalıydı. Mert babasının paraya olan aşkını gördükten sonra bir daha bu konuyu açmak istemedi.

Otogara geldiklerinde saat altıda otobüs olduğunu ama tek kişilik yer kaldığını öğrendiler. Babası nedense Gaziantep'e giden başka firma yokmuş gibi hareket ediyordu. Bir türlü o firmanın önünden ayrılmıyordu. Sonunda adam "İsterseniz birinizi muavin koltuğuna alabiliriz." Dediğinde ise neredeyse adamın üstüne atlayacaktı. Mert'e sorma gereği bile duymadan "Tamam olur." Dedi heyecanla. Bu teklife neden bu kadar sıcak baktığını ise fiyat konusunda pazarlık yapınca anladı. "Zaten oğlumu muavin koltuğuna oturtacaksın bari indirim yap." Dedi. Normal bilet fiyatından on lira daha aşağısına anlaştı. Ama ona sorsanız binlerce lira kazanmış gibi bir havası vardı. Mert içinden küfürler ederek otobüse bindi.

Muavin kendi koltuğunu alacağını öğrenince Mert'e ters davranmaya başladı. Neyse ki şoför bunu fark etti. "Bütün yolculuk boyunca burada gidemezsin. Sana yolda boşalan bir yer varsa orayı yazsınlar." Dedi ve Mert'i tekrar firmanın yazıhanesine yolladı. Şoför dediğini duyunca hemen işlem yapmaya başladılar. Sivas'ta inecek bir yolcunun yerine geçebileceğini söylediler. O da babasından bir ön sıradaki koltuğa denk geliyordu. Mert'in asıl düşündüğü şey Sivas'a sekiz saatlik yolun olmasıydı. İnşallah sekiz saat boyunca o muavinle bir sorun yaşamam diye düşündü.

Durumu şoför ve muavine anlattı. İkisi de tamam anlamında kafa salladılar. Mert muavin koltuğunda oturarak seyahate başladı. Arka tarafta yanındaki yolcuyla sohbet eden babası keyifli görünüyordu. Çoktan Mert'i unutmuş gibiydi. Mert babasının her hareketinin kendisine batmaya başladığını fark etti. Onunla iki gün geçirmesi bile ondan soğuması için yeterli bir zamandı. Ancak tam anlamıyla soğumuştu denemezdi. Çünkü hala babasına olan öfkesi bir dakikadan uzun sürmüyordu.

ÖZGÜR-TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin