ARKADAŞLAR

12.6K 1.5K 50
                                    


Mert sahilde otururken de arkadaşlarının sohbetinden pek keyif almadı. Çünkü onlar yine bildikleri konulardan konuşmaya başladılar. Kızlarla ilgilenen grup sınıftaki kızları değerlendirmeye başladı. Futbolla ilgilenen grup hummalı bir şekilde hangi takımın daha büyük olduğunu tartıştı. Siyaset konuşan grup ise iktidar ve muhalefetin neler yapması gerektiğini konuşuyordu.

Mert bu gruplardan birine yaklaşmaya çalıştı. Belki de bir nebze onlara katlanabilir, onlarla bir muhabbet kurabilirdi. Ama istediği gibi olmadı. Kızlar hakkında konuşanlar abazanların önde gidenleriydi. Belki de hayatlarında hiç kız arkadaşları olmadığından kızlara karşı aç gözlü bir tutum içerisindeydiler. Mert onlarla kesinlikle arkadaş olamazdı. Siyaset konuşan gruba yaklaşınca onların sadece kulaktan duyma bilgilerle konuştuklarını duydu. Onlara yalnızca birkaç dakika dayanabildi. Sonra onlardan da koşarak uzaklaştı. En son futbol tutkunları kalmıştı. Mert futbolu biraz da olsa izlerdi. Ancak son zamanlardaki şike olaylarından sonra futboldan da soğumuştu. Mert onların da fanatikler gibi takımlarının bütün hamlelerini doğru saydıklarını görünce onları da bir kenara bıraktı. Ayağa kalktı ve bir sigara yaktı.

Sahil boyunca yürümeye başladı. Bazıları ona nereye gittiğini sordu. O da biraz gezineceğini söyledi. Aslında onların yanından uzaklaşıp bir daha gelmemek istiyordu. Ancak onları buraya kendisi çağırmıştı ve böyle bırakıp gitmeyi kendisine yakıştıramadı. O yüzden bir süre uzaklaşmayı tercih etti. Sahil boyunca yürümeye başladı. Sınıf arkadaşlarının sesi uzaklaşmaya başlayınca biraz rahatladığını hissetti. Sanki huzur onlardan uzaktaydı. Bir süre yürüdü. Denizin tuzlu kokusunu içine çekti. Dalgaların bir yükselip bir alçalmasını zevkle izledi. Hayatında ilk defa bir denize bu kadar yakındı ve her ayrıntıyı bilmek, gözlemlemek istiyordu. Denizin karaya temas edip geri çekilmesini baktı. Sevdiğine cilve yapan bir kadına benzetti onu. Beyaz köpüklü sularını ise tatlı sözcükler olarak düşündü. Bu haliyle deniz harikaydı.

Sigarasından derin bir nefes aldı. Dumanını üflerken denizden ılık bir rüzgâr esti. Mert yürümeye devam etti. Arkadaşlarından epey uzaklaşmıştı. İlerde küçük yassı taşlar gördü. Bir kitapta yassı taşların denizin yüzeyinde sektiğini okumuştu. Eğilip yerden bir taş aldı. Bunu kesinlikle denemek istiyordu. İlk denemesi başarısız oldu. Attığı taş suyun içine girdi. Sonra bir tane daha attı. Sonuç değişmedi. Acaba nerede hata yapıyorum, diye düşündü. Sonra yerden bir taş daha aldı. Bu taş nasıl sekiyor, diye sordu kendi kendine. Sonra sekmesi için yan fırlatması gerektiği geldi aklına. Bir kez de öyle denedi. Başardı.

Taş denizin yüzeyinde bir kez sekti. Mert buna çok sevindi. Hemen daha yassı bir taş aradı. Bu kez sekme sayısı ikiye çıktı. Mert daha da çok sevindi. Bir sürü yassı taş toplayıp cebine doldurdu ve teker teker atmaya başladı. Giderek kendisini geliştirdi. Cebindeki taşların hepsi bittiğinde rekorunu dörde çıkarmıştı. Elini cebine attı ve hiç taş kalmadığını fark etti. Sonra aklına arkadaşları geldi. Mert bu durumu çok garipsedi. Canlı arkadaşları dururken cansız taşların kendisini daha çok eğlendirmesi tuhafına gitti. Demek insan eğleneceği şeyler bulduğunda onların yaratılış özelliklerini çok da umursamamalıydı.

Arkadaşlarının yanına gittiğinde onların hala aynı konular üzerinde aynı ciddiyetle tartıştıklarını görünce hayal kırıklığı dağdan aşağı yuvarlanan küçük bir kartopu gibi büyüdü ve bir çığa dönüştü. Öyle bir çığ oldu ki Mert'in arkadaşlarıyla arasında samimi dostluklar olması ihtimalini daha ilk günden yutup giden bir çığdı bu. Mert onlarla bu saatten sonra anca can sıkıntısı yüzünden görüşürdü. Çünkü bu insanların sohbetleri onu fazlasıyla bunaltmıştı. Mert onların bu haline baya da acımıştı. Bu ortama daha fazla dayanamazdı.

ÖZGÜR-TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin