42

938 63 12
                                    

Yoongi

"Ben hazırım, hadi çıkalım."

Odadan çıktığı zaman onu süzmüştüm. Bol yeşil bir sweat, mavi bir jean giymişti. Converselerini giyerek tam bir vintage olmuştu.

Beraber evden çıkmış ve arabaya binmiştik. Kısa sürede istediğimiz yere gelmiştik. Arabadan inip kafeye girmiştik, kalabalıkların arasından geçerken -sanırım bu kalabalığın sebebi bir doğum günü partisiydi- birbirimizi kaybetmemek için Jungkook'un elini kavramıştım. Önden gidip beni de peşinden getirmişti, sonunda terasa çıkıp boş bir yere oturmuştuk. Garsondan ikimizin isteği üzerine kırmızı şarap ve yanına atıştırmalık istemiştik. İsteklerimiz geldiğinde daha hoşnut olmuştum.

Ancak Jungkook sanırım hoşnut değildi? Geldiğimizden beri gözleri bir yere kitlenmişti. Yüzü düşmüş, o heyecanı kaybolmuştu. Baktığı yerin neresi olduğunu anlamak için arkamı dönmüştüm. Sikeyim, bu aptalların burada ne işi var? Önüme geri döndüğümde şarabını yudumlamaya başladığını görmüştüm. "Hey." Sonunda dikkatini çektiğimde gözlerimizi birleştirmişti. "Bir sorun mu var?"

Saçları uçuşuyordu, şaraptan dolayı dudakları kızarmıştı. Narin bir güzelliğe sahipti. "Hayır."

"Nedense inandırıcı gelmedi. Sorun onların burada olması mı? Ya da Taehyung ve Jimin'in beraber olması mı?"

"Hayır, bak anlamıyorsun." İç çekti. "Sorun ikisi de değil, sorun Jimin. Arkadaş olduğumuzu sanmıştım ama sanırım o Taehyung'la kafayı bozmuş."

Jimin bazı şeylerde ileri gittiği doğru. "Kıskanıyor musun?"

Bir süre sessiz kaldığında gözlerine bakarak anlamaya çalışmıştım ancak hiçbir şey anlayamıyordum, tepkisizdi. "Taehyung'un böyle yapması saçma."

Sorumdan farklı bir cevap verdiğinde kıskandığını anlamıştım. Böyle olmamalıydı. Taehyung onu aldatmıştı, o her ne kadar bilmese de. "Tam bir aptalsın."

Kıkırdadı. "Sanırım haklısın." Çenesini eline yaslayıp beni izlemeye başlamıştı. "Taehyung, senin benden hoşlandığını biliyor mu?"

Siz sevgiliyken nasıl söyleyebilirdimki? "Hayır, o da bana söylememişti."

Bendeki bakışları tekrardan o tarafa döndüğünde gözlerimi devirmeden edememiştim. Şu an berabersek benimle ilgilenmeliydi. Nazikçe parmaklarımla çenesini kavrayıp tekrardan bana bakmasını sağladım. "Neden hâlâ oraya bakıyorsun? "

Kızarmış ve gözlerini kaçırmıştı. "Özür dilerim."

Özür dilemen için yapmamıştım aptal...Çenesindeki parmağımla alt dudağını okşadığımda daha da kızarmıştı. Ona daha fazla kapılmadan elimi çekip utancının azalmasını sağladım.

"Yoongi, sahile gidelim mi?"

Sanırım böyle daha iyi olacak. "Tamam, gidelim."

İçkilerimiz ve atıştırmalıklarımz sohbetimzle beraber bittikten sonra masadan kalkmıştık. Beraber tam terasdan çıkacakken Jimin'in sesini duymuştum. "Yoongi hyung!"

Göz göze geldiğimiz zaman bana el sallamıştı. Bir şey demeyip aşağı indik. Jungkook rahatsız olabilirdi, bunu bilerek yapmıştı. Jimin neden böyleydi? Boşvererek arabaya ilerledik ve sahile gittik. Kumların üstünde yürüyor, dalga seslerini dinliyorduk. Dürüst olmak gerekirse romantik şeyleri pek sevmezdim ama Jungkook'un şu an ki tatlı heyecanını ve güzelliği karşısında olduğumuz durumdan memnundum. Ayrıca gecenin verdiği sessizlikle onunla beraber daha da huzurluydum.

Yürümeyi kesip yüzündeki o aptal gülümsemeyle bana döndü. "Yere oturalım mı?"

"Hayır, üstümüz hep kum olur." Huysuzluk çıkardığımın farkındayım ama cidden elbiselerimin kirlenmesini pek sevmezdim.

"Hadi ama~"

Kendisi tam denizin önüne oturup benimde oturmam için bekledi. Homurdana homurdana yanına oturduğumda sonunda memnun olabilmişti. Ayakkabılarını ve çoraplarını çıkarıp ayaklarını suya sokmuştu. Ona hayretle bakıyordum. "Üşüteceksin."

Gözlerini denizden alıp bana baktı. "Denizler akşamları daha sıcak olur."

Şu an bir dalga gelse üstümüz hep ıslanacaktı ama onun pek umrunda değil gibiydi. Bu tür şeyleri boşverip akışına bıraktım. Fark etmeden ellerimiz birbirine değdiğinde çekinmeden elimi elinin üstüne koymuştum.

Kıkırdadı. "Şu an cidden benim hakkımda ne düşündüğünü merak ettim."

Düşünür gibi yapıp cevap verdim. "Sevimli bir aptal?"

Mızmızlandı. "Bana aptal diyip durma."

"Sadece eğleniyorum." Güldüm. "Peki sen benim hakkımda ne düşünüyorsun?"

Düşündüğünü belirten "hmm" sesini çıkarmıştı. Daha sonrasında beklemediğim bir atakla üstüme çıkıp dudaklarımdan bir öpücük çalmıştı. "Bilmem ki...bir düşüneyim."  Tekrardan dudaklarımızı birleştirip bu sefer öpüşmemizi sağlamıştı. Ellerimi beline koyup kucağımda yer edinmesini sağlamıştım. Nefessiz kaldığımız zaman benden ayrılıp gülerek sorumu yanıtlamıştı. "Yakışıklı bir aptal?"

Love Maze/Yoonkook✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin