İSTEK

3.4K 86 56
                                    


Mert güçlü görünmeye çalışarak "Kim olduğunun nerede çalıştığının hiçbir önemi yok. Eğer sen burada kalmak istiyorsan seni kimse götüremez. Buna asla izin vermem." Dedi. Bu sözler kızın hoşuna gidiyordu. Mert'in ona destek olması, böylesine gözü kara sahip çıkması çok güzeldi. Birden kendini tutamayarak sordu "Beni çok mu seviyorsun?". Mert bu soru karşısında utandı. Başını öne eğdi. Yüreği ona "Kaldır başını. İnsan sevgisinden asla utanmamalı. Kaldır başın ve dik dur. Kızı ne kadar sevdiğini gururla söyle ona." Dedi.

Mert çekinerek de olsa başını kaldırdı. Düşünmesi kolaydı ama yapması öyle kolay değildi. Kızın gözlerine baktı. Gerisi kendiliğinden geldi. Bir anda dili yerine yüreği konuşmaya başladı "Seni öyle çok seviyorum ki şimdi şu kapıdan içeri baban girse ve seni götürmeye kalksa ona beni öldürmesini söylerdim. Çünkü başka bir ihtimalde seni buradan çıkarmasının benden öylece koparıp götürmesinin mümkünü yok." Dedi. Kız onun bu sözlerini duydukça ona daha çok güvenmeye başlıyordu. Çünkü bu adamın sözlerinde yalandan eser yoktu.

Kız biliyordu ki ona söylediği sözler yüreğinden kopup geliyordu. Ama aynı zamanda şaşırıyordu da şaşkınlığı ona da belli ederek "Peki ama tanımadığın bilmediğin birine bu kadar kısa zamanda nasıl bu kadar âşık olabildin?" diye sordu. Mert "Bilmiyorum. Her şey onun başının altından çıktı." işaret parmağını göğsünde kalbinin üstüne koymuştu. Bu cevabı kızı gülümsetti. Hala aklında dolaşan bazı sorular vardı. "Ya senin istediğin gibi biri çıkmazsam?" diye sordu tereddütle. Mert'in bu soruya vereceği cevabı çok merak ediyordu. Ama bir yandan da onun olumsuz bir cevap vermesinden korkuyordu. Çünkü erkeklerin işi belli olmazdı.

Bir kızın dış görünüşüne âşık olup sonra onu tanıyınca terk eden çok erkek duymuştu. Mert de pekâlâ onlardan biri olabilirdi. Onu tanıdıktan sonra onu beğenmeyebilirdi. Bu durumda kız onun için buraya geldiğiyle kalırdı. Mecburen tıpış tıpış ailesinin yanına dönmek zorunda kalırdı. Babası kim bilir ona neler yapardı. Mert sandalyesini alıp kızın yanına geldi. Kızın elini tuttu. Avuç içini kendine çevirdi. Kız onun ne yapmaya çalıştığına bakıyordu. Mert onun avucunu öptü.

"Ben her gece senin kokunu duyardım yatağımda. Kokunu aldıkça uykularım kaçardı. Gözlerimi biraz olsun kapatsam senin hayalin gelir karşımda dururdu. Sanki birisi silinmez kalemle seni çizmişti göz kapaklarıma. Kulaklarım senin o ipek sesini hatırlardı sık sık. Hafızam bana senin o eşsiz gülüşünü söylerdi hep. Ben senden başka bir şey düşünemiyorum. Sen yokken bir ölü gibiydim. Şu halime bak. Ne kadar da zayıflamışım değil mi? İşte senden sonra oldu bunlar. Sen yoksan ben de yokum. Ben seni çok seviyorum. Tanımama bilmeme gerek yok. Bir kere gülsen dünyalar benim oluyor zaten. Bu yeterde artar bana." Dedi.

Kız heyecanlanmıştı. Ömrü boyunca onu hiç kimsenin böyle sevmediğini biliyordu. Mert'in bu kadar duygu dolu olması ve böylesine yakınında oturması onu çok heyecanlandırmıştı. Adeta ateş basmıştı. Heyecandan avuç içleri terlemeye başlamıştı. Mert onun durumunu fark etti. Sandalyesini alıp eski yerine gitti. Kızın sakin kalmasını istiyordu.

Kız heyecanı geçene kadar konuşmadı. Heyecandan yanlış bir şeyler söylemekten korkmuştu. Aklında hala bir soru vardı. Ama bu nasıl sorabilirdi ki Mert'e. Onu çok seven bu adama bu soruyu sorduğunda onu çok üzmez miydi? Ona şimdi nasıl olur da "Ya ben seni sevemezsem ne olacak?" diye sorabilirdi. Bu sorudan vazgeçti. Bu ihtimali kendisi bile korkunç buluyordu. Bu çocuk kendisini sorgusuz sualsiz sevmişti. Hem o oldukça iyi kalpli bir insandı. Üstelik eski halindeyken gayet de yakışıklıydı. Şimdi biraz zayıflamıştı ve gözaltları siyahlaşmıştı. Bu yüzden çok iyi göründüğü söylenemezdi. Ama zamanla toparlanacağına inanıyordu. Bu kadarını ona borçluydu. Çünkü onun bu durumda olmasının bir sebebi de kendisiydi. Hatta en büyük sebebiydi.

ÖZGÜR-TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin