EPİSODE 6

43.9K 2.1K 930
                                    

Selam beylerim ve beybilerim!

Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayınız^^

Keyifli okumalar🖤

EPİSODE 6

Hüzünbaz gözlerinin yosunu,

İçimi ürküten hislerin tohumu.

Bakma bana öyle içli içli dağ gölü.

Gördüğün ne varsa yüzümde, içimde gömülmeye yüz tutmuş birer  ölü.

Ölü öfkemin sırtını yere serdiği ceseti göğsüme düştü.

Ürkek hislerim o cesetin üstüne toprak atmaya korkarken yosun tutmuş gözlerin içinde siyah ağlar gördüm. Örümceğin ağları o gözlerin içinde kendine bir mağara inşa ederken aralanan dudaklarımı birbirine bastırdım.

Ne demek istemişti?

Ne anlamalıydım da ne söylemeyliydi kelimeleri dökmeye geri duran dudaklarım?

"Ferimah! Hadi be kızım, hadi be güzelim!"

Feza'nın isyan dolu sesi göğsümde gür bir yankı uyandırdığında kesik bir nefesi ciğerlerime çekip yutkundum.

"Benim olana el koyamazsın," diye mırıldandım bavulumu kendime çekerek. Yanından geçip gitmeden önce konuştum. "Onu senden alacağım, Yüzbaşı Çakır Alaca."

Bavulumu sürüye sürüye koridoru aşıp kapıya geldiğimde içimde duru akan bir şelale vardı. Suyu birkaç saniye önce ürkekçe aşağı dökülürken şimdi döküldüğü yerde hiddetle kabarıyor, köpükleri içimi bulandırıyordu.

"Tamam mısın Ferimah?"

Feza'ya olumlu anlamda kafamı salladığımda diğerleri asansörü bekliyordu. Botlarımı ayağıma geçirmek için eğildiğim sırada gözlerimin kadrajına bir çift ayak düştü. Bakımlı ayaklarının bileğinde de tıpkı sırtında olduğu gibi izler vardı. Çakır'ın teni zamanın şiddetlerinde sürekli savrulmuş bir tuvaldi.

"Akşam yanına uğrayacağım," diye konuştu dayım içeriden çıkıp yanımıza gelirken. Muhattabı Çakır'dı. "Dolaptaki içkilerin de hepsini lavaboya boşalttım."

Çakır elini kapı pervazına yaslarken kafasını sol omzuna yatırdı. "O şişeler götüne girsin, Arslan. Bende seni boşaltacağım şimdi, siktir git."

Botlarımı giyip doğrulurken yanaklarımın içini ısırdım ve çenemi dinleştirip ela gözlerimi Çakır'ın yosun yeşili gözlerine doğrulttum. Yeşilin içine doğan mavi lekeler sönmüş yıldızlar gibiydi. O yıldızlar gözbebeklerinden bir bir kaymaya başladığında yutkundum.

"Her şey için teşekkürler."

İçten içe halime gülüyordum. Ne içindi bu teşekkür? Laflarıyla yerden yere çarptığı için mi yoksa beni aşağıladığı için mi? Dayım ve Feza olmasaydı asla teşekkür etmeye yeltenmezdim ama şimdi bunu yapmasaydım tuhaf kaçardı.

Kendi içimde ikileme düştüğümde dudağının kenarında belli belirsiz bir kıvrım oluştu.

"Eyvallah."

DEHARİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin