3~Pişmanlık

1.4K 204 196
                                    

Xiao Zhan telefonuna gelen mesaj bildirimiyle uyandı. Bütün gece masaya başını koyarak uyumuş olmanın olumsuz getirileri boyunda sızı olarak kendisini göstermeye başlamıştı. Gözlerini açmaya çalışırken gerinerek telefonuna baktı. 

Gönderen: Velet
Kapı açık.

Bu kısa mesaja bakmak ve aklına Yibo'yu getirmek bile uykusunu açmış, tüm beden sızılarına rağmen dinç hissettirmişti. Mesajı birkaç kez daha okuduktan sonra saate baktı, ayağa kalkarak kapıya doğru yürüdü. Saat henüz sabahın 6'sıydı, dünkü kilitli kapı açıktı ve o kapının önünde küçük bir paket vardı. 

Zaten Yibo'yu kapının ardında göreceğini düşünmeyen Zhan pakete bakarken ufak bir şaşkınlık ve tereddüt yaşasa da fazla üzerinde durmadan  paketi alıp açtı.  Açtığı paketin içinden çıkan sandviç ve çilekli süt ile gülmeden edememişti. Sandviçe yapıştırılmış notta 'beni affet Zhan gege :(' yazısını görmesi ise kısık sesiyle bir kahkaha atmasına, ardından aynı kısık sesiyle küfretmesine neden olmuştu. Araba anahtarı da sütün hemen yanında duruyordu. 

Wang Yibo ne yaparsa yapsın bir noktadan merhameti kucaklıyor ve tamamen kötücül bir tavır asla takınamıyordu. Xiao Zhan bunu hiç böyle değerlendirmiş olsa da, gerçek buydu. Göremiyordu.

Yibo ona göre böyle küçük iyilikler yaparak vicdanını rahatlatıyordu, hatta bazı zamanlar Zhan kendisi ile dalga geçildiğini bile düşünüyordu. Böyle düşünüyordu çünkü kafasındaki anlamlar hep keskin bir hizadaydı . Kötüler kötü, iyiler iyiydi. Ancak Zhan yine bilmiyordu ki yaşadıkları dünya bir masalın içi değildi.

Bir yandan sandviç paketini kurcalarken bir yandan da dün uyumadan önce düşündüğü ve hatta rüyalarında gördüğü planı yeniden gözden geçirdi. Sandviç bittiğinde ise çoktan kampüs bahçesinde çıkmış ve arabasını görebilmeyi umut ederek çevreye bakınmaya başlamıştı. Boşa geçen arayışlarının sonunda fakültenin çevresinde, herhangi bir yerinde arabasını bulamayınca telefonunu çıkarıp Yibo'yu aradı.

Sabırsızdı. Bir ayağını yere vururken, saatin erken olmasını önemsemeden ısrarla küçük olanı arıyordu. Zaten kapıyı açmaya gelmişti ve uyuyorsa bile uyanmalıydı. Zhan arabasıyla ilgili aklına gelen şeyin olmamasını dilediği sırada Yibo kısık sesiyle cevapladı ısrarcı aramayı.

"Ne var ?"

Zhan ağzına gelen küfürleri geri gönderirken sakince sordu. "Arabam nerede?"

Yibo uykusundan yeni uyandığını belli edercesine esnedi, sesi son derece umursamazdı. " Zhan gege senin araban mı vardı ?"

"Var tabi aptal velet! Dün kaçırdığın araba nerede, ben yanına gelmeden önce hemen söyle!"

Zhan'ın bu bağırışları Yibo'yu güldürmüştü. Uykulu olmasına rağmen eğlendiği, sesinden anlaşıldığı üzere su götürmez bir gerçekti. Neredeyse tatlı bir kahkaha dökülecekti dudakları arasından ki bu daha önce duyulmamış bir olaydı. "Yanıma mı? Gelsene, arabanın yerini öğrendiğinde suratının alacağı şekli merak ediyorum. "

Büyük olan öfkeyle geleceğini söyledikten sonra telefonu Yibo'nun suratına kapattı ve adımlarını çok uzakta olmayan kampüs içindeki yurda doğru çevirdi. Onun böyle saf ayağına yatarak oyun oynamasına tahammül etmesinin tek nedeni aklındaki planın dönüp durması ve fikriyle bile kendisini tatmin etmesiydi.

Dakikalar sonra yurda yaklaştığında dışarıda kendisini bekleyen bedeni gördü. Elleri farkında olmadan yumruk haline gelmişti. Öfkesi yakıcı bir sıcaktı ve kulaklarından başlayarak bedenine yayılıyordu. Kendisinin tüm geceyi bir sandalye üzerinde geçirdiği ve Yibo'nun, rahat bir yatakta uyuduğu karşılaştırmasını yaptığında, öfkesine mani olmayarak daha ilk anda yumruğunu onun uykulu yüzüne geçireceğini sanmıştı. Sabretmesi zordu.

Can't Pretend~YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin