Dışarıdan bakıldığında varsıllığın ve imtiyaz dolu hayatların şarkısı şüphesiz birer yanılsamadan ibaretti. Böyle bir evde mutlu aile taklidinin maskesi altında büyütüldüğünüzde diğerlerinin de böyle olduğu yanılsamasından geçerdiniz. Tıpkı bizim gibi... Karanlığın içinden bir el uzandı, uçurumun eşiğinde sallanan aciz bedenim bir ışık buldu. Ya beyaz bir ışıktı vaadedilen ya da silik, hayatını mezara çeviren... ©sicutgriseo

İnsan ruh eşini nerede bulacağını bilemiyordu. Bazıları hastanede... Bazıları iş yerinde... Bazıları ise sokakta... Kapak tasarım: straykiss0812 ♡♡

Foryouminn: İyileşemeyen kalbinden öpüyorum. ⚘️ Sonunda gözlerimi ondan alıp bulutlara çevirdim ve fısıldadım; "Seni seviyorum." (Kısa bölümler)

O kadar zıtlardı ki, biri kor iken diğeri serinleten bir içim su gibiydi. İşin aslı da buydu zaten. Denge zıtlık gerektirirdi. Yanarsan denge bozulur, yakarsan tek kalırsın. Onu olduğu gibi bırak, avuçlarına dolsun. Seyre dur, sustuğun zamanların acısını o çıkartır. ** Genç kız, ölen babasının hattını kapatsa dahi yazmaktan vazgeçecek gibi durmuyordu. Tek tik çifte döndüğünde kader çizgisi onun için bir kez daha kırıldı. ☯ "Susma. Çünkü dudağının üstündeki o çukur derinleştiğinde istesen de konuşamayacaksın."

"Daha tanışamadık." dedi, gözlerini gözlerime dikerken. Elini uzattı bana ve dudaklarını araladı. "Ben Dedektif Hyunjin, Hwang Hyunjin." Dedektif #2 Hwanghyunjin #1

Bang_chan: Bu zorbanın seni oturduğun yerde çökertmesini istemiyorsan,küçük dilini geri sok fransız :)

Kırmızı ışıklar bir uyarıydı dikkate alana. Sanki tehlikenin içinde olduğumuzu haber veriyordu. Fakat artık çok geçti. Kahkahası kulaklarıma dolduğunda anladım. BEN CANIMA SUSAMIŞTIM! ... Bir katilden çok, uzun saçları ve kırmızı ışığın aydınlattığı yakışıklı yüzüyle masallardan fırlamış bir prensi andırıyordu. Kolları beni duvarla arasına sıkıştırırken yüzü yüzüme iyice yaklaşmıştı. Güldü. "Sobelendin." Anlatıcı _Song Ji An ( kız kııız)

Chae-ri ve arkadaşı Ha-rin can sıkıntısından patlamamak için yeni bir hobi arıyordu...

Hayatının sana neler getireceğini bilemezsin. En kötüsünü yaşıyorum dediğin şey seni dünyalar kadar mutlu edebilir ve hayatını değiştirebilir. Menajer Yunhee de hayatının ona neler getireceğini ön görememişti. Hayaller, dostluklar ve en önemlisi aşk. Hepsini Yunhee ile birlikte yeniden yaşayacağız. Peki kendini geçmişinden bağımsız tutan umutsuz aşığımız Yunhee'nin geçmişle yüzleşmesine ve yaşadığı aşka siz de tanık olmak ister misiniz? Bu hikayenin tüm hakları bir geri dönüş umudunda saklıdır.

Bu hikayedeki tüm kurum ve kuruluşlar, mekan, zaman ve buna dahil olan her şey hayal ürünüdür. Gerçeklikle hiçbir alakası yoktur. Sene 1850. Kore büyük bir işgal altındayken hükümet savaşmak için yirmi yaşını geçen genç ve sağlıklı erkekleri toplar. Eğitim sürecinden geçmeleri için onları kampa getirir. Christopher oldukça çelimsiz, zayıf karakterli 21 yaşında bir gençtir. Savaştan korkuyor, evine dönüp kitapları arasında kendini kaybetmek istiyordur. İşler hiçbir zaman istediği gibi gitmez tabi. Kampta çeşitli sınavlara tabii tutulan Christopher hepsinde başarısız olur. Silahı kullanmayı geç, o ağır silahı kaldırmak bile onun için oldukça zordur. Alay konusu olsa da evine gönderilmez. Yemekhaneye gönderilen Christopher askerler için yemek yapmaya başlar. Ailesine özlemi giderek büyür, askerlerin boş buldukları her an onunla dalga geçmesi zoruna gitmeye başlar. Kaçmaya karar verir. Zaten kimse bunu fark etmeyecektir diye düşünür. Bir gece her şey hazırken kamptan çıkar ama yokluğu hemen fark edilir. Askerler peşinden gitmeye başlar. Christopher daha fazla kaçamaz ve yakalanır. Tüm silahlar ona dönükken komutan ateş emrini verir. Kaçmanın cezasını ağır ödeyen Christopher 17 arkadaşının silahından çıkan 17 kurşunla hayatını kaybeder. Komutan cesetin atılması için emir verir. Christopher'ın kanlar içindeki bedeni Garsak gölüne atılır. Askerler öldüğünden emin bir şekilde oradan ayrılır.