Bu hikaye Pamuk Prenses ve Hayalet prensin masalıdır ama bu sefer kötü kalpli cadı hayatın ta kendisi... Vadiden Mektup Mücadelelerle dolu bir savaş döneminde geçen Vadiden Mektup, düşman ülkelerden iki insanın hayatlarını ve birbirine dokunan hikayelerini konu alır. Eski bir Alman albayı kendi ülkesinin savaş sırasında masum sivillere zarar vermesine karşı çıkarak görevinden istifa eder. Kendini, savaşın ve yoksulluğun vurduğu sınırdaki bir kasabada hayır işlerine adar. Kasabaya bir okul kuran albay, öğretmen bulmak için çağrılar gönderir, ancak savaş bölgesine gitmek isteyen kimse olmaz. Son çare olarak düşman ülkeye de bir telgraf yollar ve bu çağrıya yalnızca bir kişi cevap verir: genç bir ilkokul öğretmeni Juliette Lea Rosewood. Genç öğretmen, toplumun ve ailesinin baskılarına rağmen, savaştan etkilenen çocuklara yardım etmek için kasabaya gitmeyi seçer. Kasabada albayın yalnızca iyi niyetini ve yardımseverliğini görür, ancak kim olduğunu bilmez. İkili, yüz yüze gelmeden mektuplar aracılığıyla iletişim kurar. Bu yazışmalar, onların geçmişte de bir bağlarının olduğunu ortaya çıkarır. Ancak bu bağın sırrı, sadece hikayenin sonunda açığa çıkar. Vadiden Mektup, savaşın karanlığına rağmen insanlığa, fedakarlığa ve iyiliğe dair güçlü bir hikaye sunuyor.

Afra Maximiliano ve iki dostunun, ailelerinin derin, karanlık sırlarıyla ve gizli mafya ilişkileriyle yüzleşmek için çıktıkları ölümcül bir yolculuk yıllar öncesine dayalı kan dondurucu bir suç defteridir aslında. Gizli bir adada, insanları acımasızca deneylere tabi tutarak yeni ırk yaratmayı hedefleyen bir laboratuvar kurulur. Afra ve arkadaşları, bu korkunç projeyi ve ailelerinin suç dolu geçmişini ortaya çıkarmak için birleşirler. Ancak, gerçeği keşfettikçe hatıraları ihanetler ve acı veren sırlarla sınanır. Her adımda, onları bekleyen tehlikeler ve gizemler, sadece yaşamlarını değil, tüm dünyayı değiştirecek bir sırrı gün yüzüne çıkarır. İhanet hançeriyle açılan hiçbir yara kolay kolay kapanmaz...

Çocukluğundan derin yaralar almış Alya Miller hayatının en zor zamanlarından geçmektedir. Üniversite hayatının zorluklarıyla birlikte yıllar önce parmakları arasından kayıp giden ikiz kardeşinin peşinden hiç istemediği bir cehennem kasırgasında savrulmaktadır. Ruhunu, kalbini kurak topraklarda, çiçek bitmeyen bir mezarda kaybettiği bu zorluklu yolda tam sona geldiğini düşünürken hayat onu bilmediği gerçeklerle vurur. Her şey aslında tam o anda başa döner. Alya düştüğü bu cehennem çukurundan çıkmak için zorluklarla mücadele etmeye başlar ama hayat onu hiç beklemediği anda en büyük zaafıyla sınava çeker. Ölüm çiçekleri kalbini gömdüğü üstüaçık mezarda açar mıydı?